.

OKULA DÖNÜŞ ALIŞVERİŞİ: H&M, COLIN'S...

Bildiğiniz üzere bu sene üniversitede ilk yılım ve nedense gereğinden fazla stres, heyecan yaptım. Bu stresi bir alışverişle üzerimden atayım dedim. Sonuç olarak kendime üniversitede giyilmek üzere yepyeni, pırıl pırıl kıyafetler aldım. Alışverişimin neredeyse tamamını H&M'den yaptım. Çünkü H&M'i diğer markalara göre daha kaliteli buluyorum. Ayrıca mükemmel parçalar var. Son 1 aydır sürekli H&M'e gidip gözüme bazı parçaları kestiriyordum. Bu alışverişimde de o parçaları nihayet alabildim. O zaman alışverişe geçelim :)




Uzun zamandır bir kot ceket almak istiyordum ancak ne rengini ne de modelini beğendiğim bir tanesine rastlamıyordum. Bu ceketi görünce daha iyisini bulamayacağımı anlayarak sepetime attım. Üzerindeki eskitilmiş kesimler hoşuma gitti. Bu ceketi alarak en büyük ihtiyacım olan parçayı satın almış oldum. Bu arada ürünlerin fiyatlarını en aşağıya yazacağım. Oradan bakabilirsiniz. Ayrıca ürünün linkini de aşağıya bırakacağım.


Yaz bitti, kış yaklaşıyor derken kendimi sweatshirtlerin arasında buldum. Bu sweatshirt fotoğraflarda kahverengi gibi çıksa da aslında yeşil. Daha öncesinde gözüme kestirdiğim sweatshirtü karların arasında giydiğimi hayal ediyorum. Bu arada herkesin aksine benim en sevdiğim mevsim yaz değil kış. Bu sanırım kasım ayında doğmamdan kaynaklanıyor. Kış çocuğuyum diyebilirim. Yazın okulların tatil olması falan çok iyi ama o bunaltıcı sıcaklar beni benden alıyor, dışarı çıkasım dahi gelmiyor.




Bu sweatshirtü ilk gördüğümde hoşuma gitmemişti. Ama ablam ve kuzenim denemem için zorlayınca giymek zorunda kaldım. Omuz kesimleri o kadar güzel ki sanki vatkalı gibi duruyor. Üzerime güzel oturduğunu görünce diğerlerini bir kenara bırakarak bu sweatshirtü aldım. Bir an önce kış gelmeli ve bu sweatshirleri giymeliyim.





Bu pembe tişörtü kot ceketimin içinde nasıl göründüğünü merak ederek denedim ve pembeyle kot birbirine çok yakıştı. Pembe çok fazla tercih ettiğim bir renk değil ama kot ceketimle birleşince mükemmel bir görüntü oluşturdu. Ayrıca tişörtün pembesi çok fazla koyu olmadığı için normalde de giyerim diye düşünüyorum.



H&M'in Taksim şubesinde bu kalın çizgili basic tişörtün bedenini bulamamıştım. Hep büyük bedenleri kalmıştı. Marmara Forum H&M'de indirime düştüğünü görünce sepetime attım.





Aldığım bir diğer sweatshirt ise bu. Siyah ama üzerinde deri ile "We come from the future" yazıyor. Kollarında da aynı yazı var. Diğerlerine göre bu sweatshirt'ü daha az beğendim. Ama yine de idare eder.





Aldığım son sweatshirt ise gül kurusu mu denir yoksa açık pembe mi denir bilemediğim bu düz sweatsirt. Üzerinde hiçbir desen ve yazı yok. Ama ben bu tarz sweatshirlerin içine gömlek giymeyi tercih ediyorum. Bu sayede sadelik ortadan kalkıyor. Açıkçası bu sweatshirtü almamın en büyük nedeni fiyatının uygun olmasıydı :)



H&M'den aldığım bu tişörtün önündeki ayrıntıyı eve geldikten sonra fark ettim. Orada denemiştim, incelemiştim ama rengini ve arkasındaki deseni çok beğendiğim için almıştım. Önünde yer alan piramit ve göz deseni beni üzdü :/ Artık oraya rozet takarak mı kullanırım nasıl kullanırım bilmiyorum.


H&M'den aldığım son parça ise bu pantolon. Orada çok fazla pantolon denedim ancak beğendiklerimin bedenini bir türlü bulamadım. Ben de en azından beni şimdilik idare edecek bir pantolonum olsun diye bu sade kot pantolonu aldım.


H&M alışverişim bu kadardı. Aslında Taksim H&M'de çok fazla şey beğenmiştim ama Marmara Forum'da ne yazık ki beğendiğim parçaları bulamadım. Bazılarının ise bedeni yoktu. En çok da beğendiğim montun bedenini bulamama üzüldüm. Alışverişimin başlıca parçası o olacaktı. Ama dediğim gibi bedeni kalmamıştı. H&M alışverişim böyle biterken ertesi gün Taksim'e gittim ve kendime pantolon denemek istedim. Her mağazaya girdim ama gerçekten doğru düzgün bir şey bulamadım. O sırada Colin's'e girdim ve kolsuz bir kot ceket beğendim.



Kesinlikle aklımda bir kot ceket alma fikri yoktu ama 140 liradan 50 liraya düştüğünü görünce "Ben bunu bi ara giyerim yeaa" dedim ve kendime hakim olamadım. Hesapta yokken bi kot ceket daha almış oldum.

Arkadaşımdan öğrendiğime göre İstiklal Caddesi'nin sonlarına doğru Beyoğlu İş Merkezi denilen bir yer varmış ve her şey çok uygun fiyata satılıyormuş. Orada istediğin gibi bir pantolon bulabilirsin dedi. Ben de Beyoğlu İş Merkezi'ni ziyaret ettim.



Gerçekten birbirinden çeşit parçalar var ve hepsi şaşırtıcı derecede çok ucuz. Kendime bu gri kot pantolonu aldım. Kotlarımın rengi bana hep aynı tonlardaymış gibi geldiği için farklı bir renk denemek istedim. Üzerime de tam oturunca almak istedim. Bu arada Beyoğlu İş Merkezi'nde kasa sistemi olmadığı için satıcıyla pazarlık yapabilme şansınız bulunuyor. Taksim'e gittiğinizde mutlaka uğrayın.




Bu haki pantolonu da Beyoğlu İş Merkezi'ndeki başka bir mağazadan aldım. İlk defa bu tarz bir pantolon giydim ve modelini tam anlayamadım. Biraz kargocu pantolonuna benzettim ama bu pantolonun alt kısımları daha dar. Beli de biraz düşük. Gardırobumda bir farklılık olsun diye bu pantolonu da aldım. Alırken emin değildim ama şimdi iyi ki almışım diyorum.

Tüm bu alışverişleri yaparken kendime internetten de bir ayakkabı sipariş ettim. Korayspor denilen sitede spor ayakkabıları inceledim ve şimdilik beni idare edebilecek olanın siparişini verdim. Sanırım 2 gün içerisinde bana ulaştı. Numarada da bir sıkıntı yaşamadım.



İnternetten ayakkabı alacaksanız ve güvenemiyorsanız Korayspor'dan alışveriş yapabilirsiniz. Kesinlikle çakma ve replika ürün satmıyorlar. Son derece güvenilir.

Derkennn lenslerimin süresinin dolduğunu fark ettim.



Sanırım yaklaşık 7 aydır mavi lens kullanıyorum. İlk aldığım lensler 3 aylıktı. Her üç ayda bir yeni bir lens almaktan bıktığım için bu sefer yıllık lens aldım. Ama her zaman aldığım lensin markasını değiştirmek zorunda kaldım. Bana sorarsanız önceki kullandığım FreshLook markalı lensler daha kaliteliydi. Bu markayı her ne kadar beğenmesem de almış bulundum. Lenslerimin rengini merak edenler için:


Lensleri nereden aldığımı soracak olursanız Lensmarket.com isimli siteden aldım. Akşam 4-5 gibi siparişi verdim ve yarım saat içerisinde kargoya verdiler. Ertesi gün saat 10-11 gibi de kargo elime ulaştı. Site her ne kadar güvenilir olsa da marka resmen rezaletttt :/

Okula dönüş alışverişim bu kadardı. Fiyatları ve ürünlerin linklerini aşağıdan bulabilirsiniz. Beni Instagram hesabım olan @haveyoumetmyblog 'dan takip etmeyi unutmayın.

FİYATLAR VE LİNKLER:

H&M Kot Ceket: 179.99
H&M Motifli Yeşil Sweatshirt: 89.99 Link için tıklayın...
H&M Siyah Sweatshirt: 89.99 Link için tıklayın...
H&M Siyah Desenli Sweatshirt: 89.99
H&M Gül Kurusu Sweatshirt: 29.99
H&M Kot Pantolon: 99.99 Link için tıklayın...
H&M Pembe Tişört: 19.99 Link için tıklayın...
H&M Yeşil Desenli Tişört: 24.99 Link için tıklayın...
H&M Çizgili Tişört: 24.99
Colin's 0 Kol Kot Ceket: 49.99
Haki Keten Pantolon: 75
Gri Kot Pantolon: 55
Puma Ayakkabı: 219 Link için tıklayın...
Optima Naturel Look Mavi Lens: 89.90 Link için tıklayın...

Sağ tarafta yer alan "İzle" butonuna tıklayarak blogumu takibe alırsanız mutlu olurum :)
Haveyoumetmyblog Haveyoumetmyblog Author

OT DERGİSİ SAYI: 55 CHARLES BUKOWSKI



Ot Dergisi Sayı: 55
Dergi Konusu: Charles Bukowski
Yayınevi: Ot

Ot Dergisi'nin bu ayki sayısında Charles Bukowski ele alınmış. Yakınlarından, dostlarından ve okurlarından onun nasıl biri olduğunu dinliyoruz. Sanırım şimdiye kadar hayatıyla ilgili en ilginç şeyler okuduğum yazar o. Tasasız fakat bir o kadar da kaygılı, boşvermiş ama hayatın getirdiği olumsuzlukları bünyesinde barındıran aynı anda birbirine zıt birçok şeyi bulabileceğimiz bir yazar. İnsanlar kadın düşmanı olduğunu söylese de o, "Beni daha önce okumuş insanların büyük bir çoğunluğu erkeklere daha kötü davrandığımı bilir." demiştir.

Bulut Uçar'ın deyimiyle "O hem dahi, hem şair, hem de ayyaş." Birçok romanının ana karakteri olan Chinaski aslında yazarın ta kendisi. Vurdumduymazlığının ve ahlaksızlığının altında büyük bir deha barındıran bu adama oyuncu Sean Penn hayat verir.

Eşi Linda, "Bence o yazdığı hayatı yaşadı." der. Ona şiir dergisinde okuduğu küçük bir şiirle aşık olur ve tanışırlar. Onu en iyi anlayanlardan biri eşidir.

Ot Dergisi'nde yakından tanıdığımız Aydilge, İhsan Oktay Anar, Lale Müldür, Dücane Cündioğlu, Hayko Bağdat, Haluk Levent, Haydar Ergülen, Tuna Kiremitçi ve Murat Menteş gibi isimlerin yazılarını bulabilirsiniz. Özellikle İhsan Oktay Anar'ın 'Sürmenaj' yazısını okumanızı tavsiye ederim. 

Bir ninenin, bir doktorun ve bir ayakkabı ustasının hikayesi üzerinden yapılan sistem eleştirisi oldukça ilgi çekici. Anar, bu yazıda "Bizim bildiğimizi bilmeyenlere cahil ve bizim düşündüğümüz gösterişli konular üzerinde düşünmeyenlere de hiç düşünmüyor deriz." diyerek düşündürücü bir tespitte bulunmuş.


Haluk Levent'in 'Samimiyet Nasıl Ölçülür?' yazısı, sanatçının son dönemde sosyal medyada sevenleriyle olan samimiyetinin neden kaynaklandığını gözler önüne serecek nitelikte. "Çocukluğunun nasıl geçtiğini bilmediğiniz kişileri çok iyi anlayabileceğimizi sanmıyorum." diyerek çocukluğuna da atıfta bulunuyor. 

Elif Türkölmez'in 'Balayı' yazısı, son birkaç yıldır sosyal medya üzerinden hayatını yaşayan insanlara yöneltilen okuduğum en güzel eleştirilerden biri.

Elif Ekinci'nin 'Tanpınar Moderndir' yazısı gerçekten dopdolu ve okumaya değer.

"İçime çöreklenmiş bir sığır var benim. Ben seni severim sevmesine de iş çıkarmasana şimdi ne gerek var güzelim." - Ali Lidar


İçerisinde çizgi romanların, karikatürlerin, film, kitap, sanatçı, sporcu kısacası hayatın içerisinden ilgimizi çekip okumaya değecek anekdotlar barındıran ve bundan sonraki süreçte de elimden düşürmek istemeyeceğim bir dergi. 


Sanatçı Jehan Barbur Baba Öyküler adlı kitabında dostları Sevinç Erbulak, Fırat Tanış, Ece Temelkuran, Bülent Ortaçgil, Ezel Akay, Nebil Özgentürk gibi isimlerle olan hikayelerine yer vermiş.

"Bana anlattıkları hiçbir şeye ihanet etmeden onların gerçek seslerinin önlerine geçmemeye gayret ederek yazdım Baba Öyküler'i. İçlerinde bir yerde ara ara kendi öykümle de göz göze gelerek. Emanet aldığım her şeyi yazarak iade ediyorum. Hikaye, anlatanındır!"


Geçen ay okuduğum kitaplardan biri de bu şiir kitabı olan Ihlamur Günlükleri'ydi. İçerisinde birbirinden güzel şiirler barındıran bu kitaptan birkaç şiiri aşağıya bırakıyorum.

"İlkokuldaydık ve 'seni seviyorum' demek, sevdiğimiz çocuğun montunun yanına asabilmekti montumuzu. Ben hâlâ montumu..."

"Sana sevmeyi öğretene kazık atmayacaksın! Çünkü gerçek ustaların, en iyi numaralarını sonra saklamak gibi adetleri vardır."

"Ne zaman güzel bir bulut görsem, 'rimel süren kız şaşkınlığı'nda bakıyorum gökyüzüne; ağzın bir karış açık."

"Sanki bayram tatili buram. Herkes bir yere gitmiş gibi. Kalbim. Boş. Bomboş!"


Beni Instagram hesabım olan @haveyoumetmyblog 'dan takip etmeyi unutmayın.
Sağ tarafta yer alan "İzle" butonuna tıklayarak blogumu takibe alırsanız mutlu olurum :)
Haveyoumetmyblog Haveyoumetmyblog Author

GENÇ ELİTLER KİTAP YORUMU


Kitap Adı: Genç Elitler
Özgün Adı: The Young Elites
Yazar: Marie Lu
Yayınevi: Pegasus Yayınları

Daha öncesinde Marie Lu'nun kaleminden çıkan Efsane, Deha ve Şampiyon'u okumuştum. Distopya türünde güzel eserlerdi. Şimdi ise Genç Elitler'i bitirdim ve bayıldım. Kesinlikle mükemmeldi. Evet, evet mükemmeldi. Bir çırpıda okunabilecek bir kitaptı. Dili kolay ve akıcıydı.

Yazarın yaratmış olduğu dünya ve karakterlere yüklemiş olduğu özellikler şüphesiz daha önce görülmemiş ve duyulmamış bir şeydi. Başkarakterimizin ise insanlar tarafından dışlanmış oluşunu sevdim.


Distopya okumak her zaman zordur. Yeni bir dünyayı keşfetmek ve karakterleri anlayabilmek çaba ister. Genç Elitler'de ise Kızıl Yükseliş'te olduğu gibi bir karmaşıklık yoktu. Her şey açık ve seçik ortadaydı. Karakterler ve olaylar kolayca kavranabilecek nitelikteydi. Arka kapağı okuduğunuzda bile o dünyayı kavramanıza yardımcı olabilecek açıklamalar vardı. Demem o ki: bu kitap sizi zorlamayacak ve sayfalar gözlerinizin önünden kayıp gidecek...

Her serinin sonunda olduğu gibi Genç Elitler'in sonu da beni yıktı. Hiç beklemediğim bir olayla karşılaştım. 2. kitap olan Gül Cemiyeti'ni acilen alıp okumam gerek. Neler olduğunu merak ediyorum.


Sanırım bu yazarın kalemini seviyorum ve kitapları çıktıkça alıp okumaya devam edeceğim.

“Lu, karakterlerinin müthiş hatalar yapmasına izin vererek çıtayı gerçekten yükseltiyor… Tekrar tekrar ziyaret etmek isteyeceğiniz bir dünya.” New York Times Book Review

KONUSU

10 yıl önce ülkede yaşanan kanlı humma ortalığı kasıp kavurmuştur. Bazı insanların genetiğinde ve dış görünüşünde kalıcı izler bırakmıştır. Genç Elitler olarak adlandırılan kesim bu hummadan sonra özel yetenekler kazanmıştır. Adelina Amoteru da onlardan biri. 16 yaşına kadar özel yeteneklerinin farkına varamayan Adelina bir gece yarısında yeteneklerini keşfeder. Kendi gibi yüzlerce hatta binlerce insanı var olduğunu öğrenen Adelina bambaşka bir dünyaya adım atmıştır.

ALINTILAR

"Sadece inandığın şeyleri görüyorsan, gördüğüne inanmanın anlamı yoktur."

"Ağlama," dedi, sesinde katı bir ifade vardı. "Sen bundan çok daha güçlüsün."

"Tuhaf. Daha önce böyle hissettiğimi hatırlamıyordum. Belki de var olduğunu bilmediğin bir şeye özlem duymak imkansızdı. Ancak artık biliyordum ve eksikliğini hissediyordum."

"Beni uzak tutabileceklerini sanıyorlar ama kapıya kaç tane kilit astıklarının hiçbir önemi yok. Her zaman bir başka kapı bulunur."

"Bir zamanlar bir prens, Ölüler Diyarı'ndan bir iblise deliler gibi aşık oldu. İblis tekrar denize girip ortadan kaybolduğunda Prens ona öylesine büyük bir özlem duydu ki okyanusa doğru ilerledi ve bir daha geri dönmedi."

Genç Elitler benden 10 üzerinden 8 puan almayı başardı. Siz de kitap hakkındaki düşüncelerinizi aşağıya yorum olarak bırakabilirsiniz. Beni Instagram hesabım olan @haveyoumetmyblog 'dan takip etmeyi de unutmayın.
Sağ tarafta yer alan "İzle" butonuna tıklayarak blogumu takibe alırsanız mutlu olurum :)
Haveyoumetmyblog Haveyoumetmyblog Author

KIZIL YÜKSELİŞ KİTAP YORUMU


Kitap Adı: Kızıl Yükseliş
Özgün Adı: Red Rising
Yazar: Pierce Brown
Yayınevi: Pegasus

Kızıl Yükseliş hakkında düşüncelerim fazlasıyla karışık. Kitabı bitirdikten bir süre sonra kendime zaman verdim ve düşünmeye başladım. Taşları yerine oturtmaya çalıştım. Kitap hakkında söyleyecek çok fazla sözüm var. Hem olumlu hem de olumsuz anlamda.

Olumsuzlardan başlayalım ki tatlıyı sona bırakalım... Dili çok ağırdı. Bazen bir paragrafa anlam verebilmem saniyelerimi aldı. Yazar yarattığı dünyayı okuyucuya açmadan anlatıyor. Sanki okuyucu, yazarın yarattığı dünyayı biliyormuşcasına anlatıyor. Hiçbir açıklamada bulunmadan. Bu da okuyucuyu yoruyor. Mesela daha önce duymadığım ve duymamın mümkün bile olmadığı kelimeler vardı kitabın içerisinde. Bu kelimeleri yazar kendisi türetmiş. Bu mükemmel bir şey. Ancak o kelimeler açıklanmadığı sürece okuyucunun gözünde bir anlam kazanmaz. Yazarın en büyük hatası buradaydı. O yüzden türettiği kelimelerin ne anlama geldiğini bilseydik daha sağlıklı olurdu.


Bir ara keşke kitabın arkasında bu kelimelerin ne anlama geldiğini gösteren bir sözlük olsa diye de düşünmedim değil.

Kitabın dilinin ağır olmasının yanı sıra akıcılık yoktu. Bazen okumak için kendimi zorladım bazense elimden bırakamadım. Ancak 250. sayfaya kadar kitabı kavrayamadım. Kafamda her şey oturduğunda ise keyif almaya başladım. Kitabı şu anda en baştan tekrar okusam eminim daha çok şey anlayacak ve daha çok keyif alacağım. Ama bu keyfi ikinci kitap olan Altın Oğul'a saklıyorum. Altın Oğul da biraz gözümü korkutmuyor değil.

Gel gelelim beğendiğim kısımlara... Kızıl İsyan Serisi, çok ağır bir distopya. Üzerine çok fazla düşünülmüş bir seri. Yazarın yarattığı dünyayı sevdim. Yer yer de Açlık Oyunları'na benzettim. Son sayfalarda heyecan doruktaydı. Ne olacağını merak edip elimden bırakamadım. Keşke en başından beri böyle olsaydı.

Baş karakterimizi sevdim. Güçlü ve kararlı bir karakterdi. Hiç yılmadan savaşmaya devam etti ve hedeflerine ulaşmak için elinden geleni yaptı.

Yan karakterlerden ise birkaçı hariç diğerlerine pek fazla ısınamadım. Çünkü kitap boyunca o kadar çok karakter girdi ve çıktı ki bir süre sonra kafam karışmaya başladı. O yüzden tüm karakterleri aklımda tutamadım. Sadece kitabın bir kısmından sonra sürekli olarak var olanları sevdim.

"Bir intikam savaş ve güç mücadelesi..." - Kirkus Reviews

"Klasik bilim kurgu hayranları ve yeni distopik destanların coşkulu takipçileri bu müthiş kitabı mutlaka okumalı." - Examiner.com

Arka kapakta yazdığı gibi Kızıl Yükseliş'te bir güç mücadelesi vardı. Bu güç mücadelesini sonuna kadar okumak bana keyif verdi. Altın Oğul'u okurken daha fazla keyif alacağıma eminim.

Bu arada yazarın Kızıl İsyan Serisi'nden önce 6 başarısız kitabı varmış ve 130 red mektubu almış. 6 kitaptan sonra bu mükemmel seriyi yazmış.

Eğer Kızıl Yükseliş'e başlayacaksanız mutlaka okumuş birinden konuyu dinleyin ve ona göre okumaya başlayın.

KONUSU:

Toplumda insanlar renk kodlarına göre ayrılmış ve bu kodların en düşüğü olarak Kızıllar seçilmiştir. Mars gezegeninde insanlık için mücadele verdiklerini sanan Kızıllar gecelerini gündüzlerine katarak çalışmışlardır. Dünya'da yaşayan insanların Mars'ta rahat bir hayat sürmesi için çabalayan Kızıllar önemli bir görev üzerindedir.

Kızıllar'dan olan Darrow ise insanlığın aslında on yıllar önce Mars'ta yaşamaya başladığını ve bunun gizlendiğini öğrendiğinde önüne çıkan tüm engelleri yıkmaya ant içmiştir. Toplumun en üst sınıfı olan Altınlar'dan olmak pahasına olsa bile bunun intikamını alacaktır.


ALINTILAR

"Çelik güçtür. Para güçtür. Ancak bütün dünyalarda esas güç, kelimelerdir."

"Kitleler kıskançtır ! Bütün insanların eşit olması ne kadar da güzel bir hayal. Ama eşit değiliz."

"Bir adamın güce sahipken onunla ne yaptığı gerçek değerini gösterir."

"Sabır ve itaat, genç adam. Sabır, kahramanlığın özüdür; itaat de insanlığın. Büyüklerini dinle."

"Siz yara izi taşımayan çocuklar, hiçbir şeyi hak etmiyorsunuz. Siz acıyı bilmiyorsunuz. Atalarınızın sizi bu seviyeye çıkarmak için neleri feda ettiğini bilmiyorsunuz."

"İnsandan başka hiçbir hayvan kendini isteyerek ateşe atmaz."

"Ölüm söylediğin kadar boş bir şey değil. Asıl boşluk, özgürlük olmadan yaşamaktır, Darrow. Boşluk; korku, kayıp ve ölüm korkusu tarafından zincire vurulmuş halde yaşamaktır."

Kızıl Yükseliş benden 10 üzerinden 7 puan almayı başardı. Kitapla ilgili düşüncelerinizi aşağıya yorum olarak bırakabilirsiniz. Beni Instagram hesabım olan @haveyoumetmyblog 'dan takip etmeyi unutmayın.
Sağ tarafta yer alan "İzle" butonuna tıklayarak blogumu takibe alırsanız mutlu olurum :)
Haveyoumetmyblog Haveyoumetmyblog Author

KİTAP OKURKEN DİNLENECEK MÜZİKLER



Siz de benim gibi kitap okurken müzik dinlemeyi sevenlerdenseniz aşağıdaki öneriler size gelsin...

Ben kitap okurken daha çok yavaş tarzda müzikler dinlemeyi tercih ediyorum. Bu nedenle aşağıdaki öneriler de ritmi çok yüksek olmayan müzikler. Keyifle dinleyin...

1) Taylor Swift - Look What You Made Me Do


2) Miley Cyrus - Malibu

3) Sting - Shape Of My Heart

4) Duke Dumont - Ocean Drive

5) Lee Sun Hee - Fox Rain

6) Tom Waits - Hold On

7) Lady Gaga - Million Reasons

8) Lady Gaga - Angel Down




9) Lady Gaga - Dope


10) Lady Gaga - Til It Happens To You

11) Elvis Presley - Can't Help Falling In Love

12) Marian Hill - Down

13) Pink Floyd - Hey You

14) R.E.M. - The One I Love

15) Lana Del Rey - Video Games

16) Lana Del Rey - High By The Beach

17) Lana Del Rey - West Coast

18) Nicki Minaj - Grand Piano




19) Adele - When We Were Young

20) James Blunt - You're Beautiful

21) Maroon 5 - She Will Be Loved

22) Katy Perry - Witness


23) Selena Gomez - The Heart Wants What It Wants

Türkçe şarkılar:

24) Hüsnü Arkan - Öyle Bir Rüya ( Bahar tarafından tescilli öneri)

25) Erdem Yener - Rüyalar Kızı

26) Toygar Işıklı - Ben Kötü Biri Değilim

27) Barış Akarsu - Kimdir O

28) Mor Ve Ötesi - Araf

29) Mor Ve Ötesi - Sonbahar

30) Pinhani - Geri Dönemem 

Sağ tarafta yer alan "İzle" butonuna tıklayarak blogumu takibe alırsanız mutlu olurum :)
Haveyoumetmyblog Haveyoumetmyblog Author

Hakkımda

Selam, ben Emirhan! Blogumla tanıştın mı? Burası benim kitap eleştirileri, dizi/film önerileri yaptığım, yeri geldiğinde ise bazı konularda fikirlerimi sunduğum bir blog. Bloguma göz atmaya hazır mısın?

Blogu Takip Et (Yeni)

Blogumda Ara

Instagram Hesabım

Etiketler

Haveyoumetmyblog

Translate

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *