.
Bronz Atlı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bronz Atlı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

YAZ BAHÇESİ KİTAP YORUMU



Kitap Adı: Yaz Bahçesi
Özgün Adı: The Summer Garden
Yazarı: Paullina Simons
Yayınevi: Pegasus


Sevgili Paullina Simons,
Bende ciğer bırakmadın! Bunun hesabını nasıl vereceksin? Sanırım bu zamana kadar okurken en aşırı tepkiler gösterdiğim kitaplar arasında bu serinin üç kitabı var. Bronz Atlı, kuşkusuz mükemmeldi, kusursuzdu. Tatyana Ve Alexander, Bronz Atlı'nın bir tık altında kalsa da diğer kitaplarla karşılaştırdığımda yine çok yüksek çıtalara sahip olan bir kitaptı. Ve son olarak okuduğum Yaz Bahçesi ise okurken şu zamana kadar en çok tepki gösterdiğim kitaptı.

Kitabı okuduğum süre boyunca hikayemde kısa kısa da olsa düşüncelerimi paylaşıyordum. Ama bu kitap hakkında söyleyeceklerim ne hikayelere ne de buraya sığar. O yüzden yorumumu olabildiğince kısa tutmaya çalışarak anlatacağım. Bu arada baştan söylemek istiyorum, yorumum hiçbir şekilde spoiler içermiyor. Rahatlıkla okuyabilirsiniz.

Yaz Bahçesi, beni şaşırtarak ikinci kitabın bittiği yerden başlamadı. Birkaç yıl sonrasını anlatıyordu. Tatyana ve Alexander'ı o kadar özlemiştim ki kitabın bin sayfa olması umurumda bile değildi. 100 sayfa okudum, 300 sayfa okudum ve 500 sayfa okudum. Tamam, karakterlerle tüm özlemimi giderdim. Artık bu kitapta bir şeyler olmalı değil mi? Durağan seyretmemeli. Bunu da okuyabilirdim, yazarın kalemine diyecek söz yok ancak birinci kitap benim için o kadar üst düzeydeydi ki üçüncü kitapta bu durağanlığı beklemiyordum. En azından kitabın yarısına kadar.


Durağan olmasına rağmen nasıl olduğunu bilmediğim bir şekilde kitap yine de kendini okutturuyordu. Birkaç gün içinde sınavlarım olmasına rağmen yarısını bitirmiştim kitabın. Devam etmek istiyordum çünkü neler olacağını merak ediyordum. Bu sayfalara kadar aralarda yine durağanlığı bozacak küçük küçük olaylar vardı ancak ben kitabın tamamını kaplayan bir olay olmasını bekliyordum. Tıpkı bir ve ikinci kitapta olduğu gibi.

Tatyana karakteri bu kitapta bana biraz daha olgunlaşmış gibi geldi. Bir ve ikinci kitaptaki başına buyruk hareketleri, insanlara kendini kullandırtması beni çileden çıkarıyordu. Kendini asla düşünmeden öncelikleri başkalarına veriyordu. Bu yüzden okurken çok fazla tepki gösteriyordum. "Tatya senin de bir canın var farkındasın değil mi?" modunda okuyordum. Yaz Bahçesi'nde ise tüm bu tavırlardan arınmış bir Tatyana karakteri vardı. Tamamen arınmamıştı belki ama eskisi kadar da değildi. Bu kitapta da yine birkaç hareketi benim sinirlerimi bozmadı değil.

Bu kitapta beni çileden çıkaran kişi çoğunlukla Alexander oldu. Özellikle kitabın yarısından sonra Alexander'ı tanıyamadım. 600 ve 700'üncü sayfalarda öyle bir Alexander vardı ki "Alexander benim için bitmiştir!" dedim. Yaptıklarını tahmin dahi edemezsiniz. Okurken elim ayağım titremeye başladı o derece katlanamadım o bölümlere. Yazar neden böyle bir şey yapmış en ufak bir fikrim dahi yok. NEDEN? Her şeyi mahvetti diye düşündüm. İki kitap boyunca okuduğum bu karakterlere yazık oldu dedim. Böyle bir olayın yazılmasına hiç ama hiç gerek yoktu. Kitabın Goodreads yorumlarına baktığınızda da insanların buna ne şekilde tepki verdiklerini göreceksiniz. Bense sakin kalamadım ve kitabı elimden bıraktım. Daha fazla okuyamadım. Ertesi gün sinirim yatışınca ancak devam edebildim. Yoksa hem kitaptakiler hem de ben cinnet geçirebilirdim o an :D


"Tatyana ne kadar güzel ilerliyorsun bu kitapta ya?" dediğim sırada Tatyana yine bu olaydan sonra sinirlerimi bozmaya başladı. Keşke her şeyi açık açık spoilerlı anlatabilsem ama anlatmayacağım. Kitabı okuyanlar beni anlayacaktır. Bu olay kitaba olan tüm bakış açımı değiştirdi özetle.

Ancak okuyacak daha 300 sayfam vardı. Bu olaydan sonra ne olacak diye tabii ki merak ettim. Bu olay bitti, kitap yine aynı seyrinde ilerledi. Pat! Yine başka bir skandal. Hiç beklemediğim karakterler hiç beklemediğim bir şekilde olayı patlattı. Tabii ben yine şaşkına döndüm. Bu olayın da yaşanmasının kesinlikle lüzumu yoktu. Kitaptaki bu iki olay olmasaydı çok çok daha güzel olabilirdi. Şimdi bana bu yorumdan sonra "O olaylar ne?" diye soracak birçok kişi olacaktır. O yüzden yorumumun en en sonuna "spoiler" uyarısı koyarak o iki olayı söyleyeceğim. Merak edenler okuyabilir.

Kitabı okuduğum süre boyunca "Yorumumda bundan da bahsederim, şundan da bahsederim." diyordum ama şu anda hepsini unuttuğum için biraz doğaçlama ilerliyorum. Kitabın son sayfalarına doğru anlayamadığım bir politika konuşması vardı. Yazar bir mesaj mı vermek istemiş orasını bilemiyorum ama ben o mesajı alamadım sanırım. O politik kısımların amacını anlayamadım.

Kitap 1000 sayfa olması nedeniyle dediğim gibi birçok olayı ve konuyu içerisinde barındırıyordu. Son 150-200 sayfada ise bambaşka bir konuya yönelmişti yazar. Bu konu kesinlikle güzeldi. 200 sayfaya değerdi. Güzel sahneler yazılmıştı. Okuması da bir o kadar zevkliydi. Bu olay da atlatıldıktan sonra kitabın yavaş yavaş bittiğini idrak etmeye başladım. Bir miktar üzüntü çöktü üzerime.

Yıllar yıllar sonrasına gelindi. Zamanda bize yaklaştıkça sanki bu karakterlerin tümü gerçekmiş gibi hissetmeye başladım. Son sayfaları ise salya sümük ağlayarak okudum. Kötü sonla bitmedi ama ben tüm bu karakterlere veda ettiğim için hüzünlüydüm. Gençliklerine, aşklarına şahit olduğum o iki karakter, Tatyana ve Alexander'a veda edecektim. Yazar kısım kısım ilk kitaptan sahneler eklemişti. O sahneleri okurken ayrı bir hüzün yaşadım. Tonla şeyi atlattıktan sonrasını okumak gerçekten çok farklı duygular hissettirdi. O ilk kitabın yeri bende her zaman ayrı olacak. 17 yaşındaki Tatyana'nın yeri bende her zaman ayrı olacak. Gözlerimin önünde güçlü bir kadına dönüşmesi, savaşın verdiği ağır yükle birlikte çocukluktan çıkıp olgunluğa erişmesi ve tüm bunları okumak mükemmeldi. Son kitaptaki olaylara rağmen. Bu kitaplarla tanışmadıysanız mutlaka okumanızı öneriyorum. Tekrar ediyorum, son kitaba rağmen çok güzel bir seriydi. Yaz Bahçesi'ndeki olaylar yüzünden ilk iki kitabı çöpe atacak değilim. O yüzden bu serinin bende apayrı bir yeri olacak.


Sağ tarafta yer alan "İzle" butonuna tıklayarak blogumu takibe alırsanız mutlu olurum :)
Daha fazla kitap paylaşımı için beni Instagram hesabımdan takip etmek için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Bronz Atlı kitap yorumunu okumak için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Tatyana Ve Alexander kitap yorumunu okumak için BURAYA tıklayabilirsiniz.

"Taş gibi sertleşmiş ekmeği her biri bir deste büyüklüğünde dört eşit parçaya böldü. Sonra desteleri yine ikiye böldü. Birer parçayı sabaha sakladı. Diğer yarıları dört tabağa koydu. Bir tabağı kız kardeşinin, bir tabağı kendisinin, bir tabağı Alexander'ın önüne, bir tabağı da annelerinin sandalyesine koydu. Çatal bıçak alıp kendi payından bir parça kesti. Ağzından bir damla kan damladı. Görmezlikten geldi. Ekmeği ağzına götürüp birkaç dakika çiğnedikten sonra yuttu. Ekmekte küf tadı vardı ve hafifçe de saman tadı geliyordu. Alexander kendi payını çoktan bitirmişti. Daşa da bitirmişti. Kızlar annelerinin payına ya da annelerinin boş sandalyesine hiç bakmadılar. Artık Daşa ve kendi sandalyesi dışındaki bütün sandalyeler boştu. Bir damla daha masaya damladı. Ablası birkaç gün önce ölen annelerinin önüne diz çöküp Tatyana'ya ne öğretmişti. "Günlük ekmeğimizi bize bağışla," dedi Daşa."

SPOILER

Kitapta katlanamadığım 2 olayı açıklıyorum. Yaz Bahçesi hakkında spoiler yemek istemeyenler lütfen bu bölümü okumasın.

1. Olay: Alexander'ın Tatyana'yı aldatması ve hamileyken Tatyana'yı dövmesi. Bu benim açımdan asla ama asla kabul edilebilir bir durum değil. Bu olaylar yaşanırken neler hissettiğimi az çok tahmin edebiliyorsunuzdur. Tüm bunların üzerine Tatyana'nın Alexander'ı çabucak affetmesi ise ayrı bir iğrenç durum.

2. Olay: Tatyana ve Alexander'ın oğulları Anthony, büyüyor ve 21 yaşına erişiyor. İkinci kitaptan hatırladığımız Tatyana'nın hemşire arkadaşı (Tatyana Alexander'ı kurtarmaya gittiğinde bebek Anthony'i bıraktığı kişi) Vikki, meğerse Anthony ile 4 yıldır birlikteymiş. Bildiğiniz 17 yaşından beri Vikki ile Anthony yatıyormuş! Bu nasıl bir iğrençlik? Sen o çocuğun bebekliğine bakmış insansın. Büyüdüğünde onunla nasıl birlikte olabilirsin Vikki?

Haveyoumetmyblog Haveyoumetmyblog Author

TATYANA VE ALEXANDER KİTAP YORUMU


Kitap Adı: Tatyana Ve Alexander
Özgün Adı: Tatyana And Alexander
Yazarı: Paullina Simons
Yayınevi: Pegasus


Resmen yüreğim parçalandı! O nasıl bir dramdır öyle? Dramın arşa çıkmış hali. Eğer duygusal biriyseniz kitabın sayfalarını çevirirken gözleriniz dolu dolu olacaktır.

Tatyana Ve Alexander çok farklı bir biçimde başladı. İlk kitaptan farklı olarak Alexander'ın çocukluğundan yetişkinliğine kadar geçen süreden kesitler okuduk. Bu sayede ana karakteri daha derinden tanıdığımızı düşünüyorum. Ancak bunun dozu biraz daha az olsaydı eminim daha güzel olurdu. Çünkü Bronz Atlı öyle bir sonla bitti ki ikinci kitaba başlarken olayların devamını okumak istedim, Alexander'ın büyüme sürecini değil. "Sabrın sonu selamettir." diyerek okumaya devam ettim. Gerçekten de selametmiş.

Olaylar alevlenmeye başladığında kitabı elimden bırakamadım. 652 sayfalık kalın kitabı 3 gün boyunca yanımda taşıdım. Sürükleyiciydi. Hem de fazlasıyla. Ben kitabın sonunu yavaş yavaş tahmin etmeye çalışsam da yazar olayı çok farklı bir yönden yakaladı ve devam ettirdi.

Karakterlerin çektiği acıları sayfaların arasında ben de yaşadım. Eğer yazarı görseydim ona soracak tek bir sorum olurdu "Bu karakterlere neden bu kadar eziyet ettirdin?". Savaş zamanı insanların neler yaşadığını bir kez daha anladım. Hayatta kalmanın, yiyecek ekmek bulmanın, sıcak kuru bir yuvada yaşamanın ne kadar büyük bir nimet olduğunu bir kez daha anladım.

Kitaba giren yeni karakterler vardı. Başta Vikki olmak üzere hepsine çabucak ısındım ve sevdim. Tatyana ve Alexander'a ise bir kez daha gıpta ettim. Bu sefer Tatyana'nın kararlarının arkasındaydım. İlk kitabın aksine çok doğru kararlar verdiğini düşünüyorum.

Kitabı bitirdiğimde büyük bir boşluğa düşeceğimi biliyordum ve öyle de oldu. Bir süre hiçbir şey okumak istemedim. Bunun üstüne çıkabilecek kitap düşünmüyordum derken ertesi gün başka bir kitaba başladım :)



Şunu da itiraf etmeliyim ki ikinci kitap ilkine göre 1-2 tık aşağıdaydı. Mükemmel miydi? Evet. Ama Bronz Atlı'nın ikinci kitaptan daha iyi olduğunu düşünüyorum. Serinin orta kitabına göre yine de çok iyiydi.

Ve tabi ki yazar yine kitabı öyle bir sonla bitirdi ki... Devamını nasıl merak ediyorum anlatamam. Bir an önce çevrilmesini istiyorum!



Anlattığım gibi yürek dağlayan mükemmel bir kitaptı. Bu seri favori serilerim arasında çoktan yerini aldı bile. Kesinlikle önerimdir. Tüyap'ta o kadar fazla kişiye önerdim ki şimdi tek tek geri dönüşleri alıyorum ve ne kadar bayıldıklarını dile getiriyorlar.

Kitaba puanım 9

Sağ tarafta yer alan "İzle" butonuna tıklayarak blogumu takibe alırsanız mutlu olurum :)
Bronz Atlı kitap yorumunu okumak için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Beni Instagram hesabım olan @haveyoumetmyblog 'dan takip etmek BURAYA için tıklayabilirsiniz.
Haveyoumetmyblog Haveyoumetmyblog Author

BRONZ ATLI KİTAP YORUMU



Kitap Adı: Bronz Atlı
Özgün Adı: The Bronze Horseman
Yazarı: Paullina Simons
Yayınevi: Pegasus

Vay be! O nasıl bir kitaptı öyle... Tuğla gibi kalın durduğuna bakmayın sakın. İçindeki her bir cümlenin anlamı ve değeri var. Resmen aşık oldum. Karakterlere, hikayeye ve yazarın kalemine. "Ben 822 sayfayı nasıl bitireceğim?" derken bir de baktım ki çoktaan bitmiş bile. Hatta bitmesine yakın "Keşke bir 100 sayfa daha olsaydı." demiş bile olabilirim.


Kitap kalın olmasının hakkını sonuna kadar veriyor. Tatyana karakterinin kitabın en başında 17 yaşında küçük ve masum bir kız olarak görürken son sayfalarında gördüğümüz Tatyana'nın bu küçük ve masum kızla alakasının bile olmadığına, bu süreç içinde ne kadar çok değiştiğine şahit oluyoruz. Bir karakter en fazla bu kadar değişebilirdi.

Ancak bu değişim Tatyana'nın inisiyatifine kalmış bir değişim değil. Bir zorundalık. Savaş şartları ve yaşadıkları onu bu değişime zorlamış. Eğer bu değişimi gerçekleştirmemiş olsaydı çoktan ölmüştü bile. 

Savaş şartları demişken. Yazarın öyle bir anlatımı var ki resmen o savaşı siz de karakterlerle birlikte yaşıyorsunuz. Yoksulluk, açlık, buz gibi Rusya kışı, şehirde patlayan bombalar ve daha birçok şeyi kitaptaki karakterle birlikte birlikte yaşıyorsunuz. Hatta bir ara kitabın içine dalıp "Bakın size yiyecek bir şeyler getirdim." diyesim bile oldu. Hükumet de o kadar zor bir durumda ki halkını besleyecek erzağı bile temin edemiyor. Günlük kişi başına düşen erzağın gramı günden güne düşüyor. İnsanların hayatta kalma şansları da bununla paralel olarak düşüşe geçiyor.


Bu kitapta aynı zamanda yasak aşk da var diyebiliriz. Yazar nereden ilerleyeceğini çok iyi biliyor gerçekten. Tüm bu olayların arasında aşka yer yok mu? Tabii ki de var. Aşksız olur mu? Ama şöyle kavuşamayanından olsa daha bi güzel olur sanki.

Evet kitap bir tarihi kitap ve içerisinde savaş var. Ama bu sizi korkutmasın çünkü kitaba o kadar çabuk alışacaksınız ki bu sefer normal dünyaya dönmeniz zorlaşacak. İçerisinde kesinlikle sıkıcı ögeler yok. Rahatlıkla anlayabileceğiniz basit bir dili var.


Bronz Atlı hakkında daha ne söyleyebilirim bilmiyorum. Uzun süre etkisinden çıkamayacağım dokunaklı bir kitap oldu. bu kitabı okumak için bu kadar bekletmemin sebebi ikincisi çıkana kadar okumamak istemememdi. Tüyap'ta ikincisinin çıkacağını öğrendiğimde ben de başlamaya karar verdim.



KONUSU:

Rusya'da zor şartlarda yaşayan 17 yaşındaki genç ve sevecen Tatyana'nın 7 kişilik kalabalık bir ailesi vardır. O gün dondurma almak için dışarıya çıktığında hayatını sonsuza dek değiştirecek 2 olay yaşar. Birincisi Almanya'nın Sovyetler Birliği'ne savaş açtığı ve Alman ordusunun Sovyet ordusundan kat kat güçlü oluşunu öğrenmesi. İkincisi ise otobüs durağında Alexander adında bir askerle tanışması. Bu iki olay Tatyana'yı olduğundan çoook farklı bir insan yapacaktır.

Kitabı çok severek okudum. Uzun zamandır 10 puan verdiğim bir kitap yoktu. Beni bu kadar etkileyen kitaba bu puanı vermemek haksızlık olurdu. Kitap hakkındaki düşüncelerinizi aşağıya yorum olarak bırakabilirsiniz. Beni Instagram hesabım olan @haveyoumetmyblog 'dan takip etmeyi unutmayın.
Sağ tarafta yer alan "İzle" butonuna tıklayarak blogumu takibe alırsanız mutlu olurum :)
Haveyoumetmyblog Haveyoumetmyblog Author

Hakkımda

Selam, ben Emirhan! Blogumla tanıştın mı? Burası benim kitap eleştirileri, dizi/film önerileri yaptığım, yeri geldiğinde ise bazı konularda fikirlerimi sunduğum bir blog. Bloguma göz atmaya hazır mısın?

Blogu Takip Et (Yeni)

Blogumda Ara

Instagram Hesabım

Etiketler

Haveyoumetmyblog

Translate

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *