EVA'NIN ÇIĞLIĞI KİTAP YORUMU
18 Şubat
Kitap Adı: Eva'nın Çığlığı
Özgün Adı: The Burntown
Yazarı: Jennifer McMahon
Yayınevi: Ephesus
Yazarın bundan önceki kitabını bitirdiğimde yorumuma "Jennifer McMahon'un kalemine aşığım." diye başlamıştım. Bu cümlemin bir kez daha altını çizmek istiyorum. Yazarın bu kitabıyla da bir kez daha söylemiş olduğum cümlenin doğru olduğunu teyit ettim. Kaleminde öyle bir dokunuş var ki kitaba bambaşka bir hava katıyor. O kasveti ve gerilimi adeta yaşıyorsunuz.
Eva'nın Çığlığı, yazarın diğer kitaplarında olduğu gibi geçmişte yaşanan bir olayı aydınlatmaya dayanıyor. Yine gizemli bir aile, yine bu ailenin korkunç tarihi anlatılıyor. "Yazarın en iyi kitabı bu mu?" diye sorarsanız, orası tartışılır. Bana göre değil. İlk 150 sayfa boyunca diğer kitaplardan daha alt bir seviyede ilerledi. Yine bir gizem hakimdi ama daha iyilerini okumuştum. Fikrimce McMahon'un en iyi kitabı Söylemeyeceğine Söz Ver ve Kayıp Kızlar Adası. O kitapları bitirdiğimde yaşadığım hisleri hala hatırlayabiliyorum.
Eva'nın Çığlığı, 200. sayfadan sonra hareketlenmeye başladı. "İşte aradığım heyecan bu!" dedim. Son 90 sayfa ise elimden bırakamadım. Artık işler o kadar kızışmaya ve gizem kazanmaya başlamıştı ki neler olduğunu öğrenmek için sayfaları ardı ardına çevirdim.
Bildiğim kadarıyla yazarın çevrilmemiş daha çok kitabı bulunuyor. Bu yüzden mutluyum :D Her kitabı beni içine hapsediyor. Okuduğum süreç boyunca dünya ile iletişimi kesiyorum ve sadece kitaba odaklanıyorum. Var mı daha ötesi?
Kitapta üç ayrı karakter anlatılıyor. Bu karakterlerin yolları bir zaman sonra kesişiyor. Karakterlerin her birini sevdim ve ısındım. Gerilim kitabının içinde yer yer gülümsemiş bile olabilirim.
Son olarak söylemek istediğim şey ise, kitap müthiş akıcıydı. Okurken bir an olsun sıkılmadım, aksine elimden bırakmak istemedim ve aşırı bir keyif aldım. Bu yazarla hala tanışmadıysanız sizi çok ayıplıyorum. İşe Söylemeyeceğine Söz Ver kitabını alarak başlayabilirsiniz. Bu kitabı merak ediyorsanız kesinlikle önerimdir. Sizin de benim kadar seveceğinizi düşünüyorum.
KONUSU:
Yıllar yıllar önce Thomas Alva Edison'un bir icadı olan ve ölülerle konuşmaya yarayan bir makinenin çizimleri Edison'dan çalınmıştır. Çizimler kuşaktan kuşağa aktarılmıştır. Ancak bu çizimlerin peşinde olan birtakım insanlar vardır. Miles'a babasından kalan bu çizimler artık hayata geçmiştir. Miles ve ailesinin evini sel basmadan önce bu makineden "Tehlikedesiz!" diye bir çığlık gelmiştir. Bu çığlıktan sonra ise Miles ve ailesinin hayatı yerle bir olmuştur.
Eva'nın Çığlığı'na puanım 9
Sağ tarafta yer alan "İzle" butonuna tıklayarak blogumu takibe alırsanız mutlu olurum :)
Daha fazla kitap paylaşımı için beni Instagram hesabımdan takip etmek için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Neptün Cinayetleri kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Kırmızı Piyano kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Illuminae kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
İstasyon On Bir kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Daha fazla kitap paylaşımı için beni Instagram hesabımdan takip etmek için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Neptün Cinayetleri kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Birimiz Yalan Söylüyor kitap
yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
En Yakın Arkadaşımın Şeytan Çıkarma Ayini kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.Kırmızı Piyano kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Illuminae kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
İstasyon On Bir kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
BİRİMİZ YALAN SÖYLÜYOR KİTAP YORUMU
15 Şubat
Kitap Adı: Birimiz Yalan Söylüyor
Özgün Adı: One Of Us Is Lying
Yazarı: Karen M. McManus
Yayınevi: Yabancı
Yakın zamanda Netflix tarafından dizisi çekilecek olan Birimiz Yalan Söylüyor'un tanıtım yazısını okuduğumda nedense beğeneceğimden fazlasıyla emindim. Tipik bir Amerikan lisesi ve bu lisede yaşanan olaylar çoğu gençlik kitabı ve dizisinde çokça konu edildi. Her birini okumaktan ve izlemekten keyif aldım. Birimiz Yalan Söylüyor da o kitaplardan bir tanesiydi. Buram buram Amerikan lisesi klişeleri kokuyordu ama konusu diğerlerinden farklıydı. Beni kitaba çeken özellik ise bu yönüydü.
McManus'un yarattığı 4 anakarakterin her biri birbirinden özeldi. Her birinin karakteristik özellikleri özenle oluşturulmuştu. 4 farklı karakterin bir olayla bir araya gelmesi ve sonrasında birbirlerine yakınlaşmalarını sevdim.
Birimiz Yalan Söylüyor o kadar akıcıydı ki elime aldığımda çoktan 100 sayfayı geride bıraktığımı gördüm, hem de hiç sıkılmadan. Çünkü kitap boyunca sürekli yeni olaylar yaşanıyordu. Bu olayların arka arkaya gelmesi kitaba akıcılık kazandırmıştı. Okurken bir an bile sıkılacağınızı düşünmüyorum. Eminim siz de benim gibi keyif alacaksınızdır.
Hepinizin bildiği üzere kitapta bir kişi ölüyor ve bu ölümün sorumlusu olarak 4 öğrenci belirleniyor. Tüm oklar Simon öldüğü sırada yanında olan 4 öğrenciye çevriliyor. Hiç beklenmedik bir anda bir travma yaşayan bu 4 anakarakterin yaşamındaki değişiklikleri okumak onlarla birlikte bu olayı yaşıyormuş hissi uyandırdı.
Kitapla ilgili okuduğum çoğu yorumda birkaç kişi katili önceden tahmin edebilmiş. Ben de pürdikkat okumama rağmen birkaç tahminde bulundum ancak ne yazık ki tahminlerim beni yanılttı. Kitap hiç beklenmedik bir şekilde sonuçlandı. Bunun üzerine benim ağzım tabi ki bir karış açık kaldı. Katili önceden tahmin edenler nasıl bir yol izleyerek bu sonuca ulaştı hiçbir fikrim yok.
Anlattığım gibi çok fazla keyif alarak okuduğum bir kitaptı. Eminim siz de benim kadar olmasa bile seveceksiniz bu kitabı. Dizisini ise sabırsızlıkla bekliyorum.
KONUSU:
Bayview Lisesi öğrencilerinin kabusu, Simon'un oluşturduğu 'Dedikodu Kazanı' isimli telefon uygulamasıdır. Simon bu uygulamada okuldaki öğrencilerin tüm sırlarını paylaşmaktadır. Nereden, nasıl ve hangi kaynaktan bu bilgileri öğrendiği ise meçhuldür. Ancak herkes biliyordur ki Simon'un Dedikodu Kazanı'nda paylaştığı hiçbir bilgi yalan değildir.
Bir öğleden sonra çantalarında telefon bulundukları gerekçesi ile Simon, Bronwyn, Addy, Cooper ve Nate cezaya kalmıştır. Ancak çantalarında bulunan telefonların hiçbiri kendilerine ait değildir. O gün Simon'ın içtiği su onu ölüme sürüklemiştir. Ölümünün şahidi olarak ise geriye Bronwyn, Addy, Cooper ve Nate kalmıştır. Simon'un Dedikodu Kazanı'nda paylaşacağı bir sonraki yazıda ise bu dört isim yer alıyordur. Bunun üzerine polis bu 4 kişiyi baş şüpheli olarak görür.
Kitaba puanım 10
Sağ tarafta yer alan "İzle" butonuna tıklayarak blogumu takibe alırsanız mutlu olurum :)
Daha fazla kitap paylaşımı için beni Instagram hesabımdan takip etmek için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Küçük Ama Büyük Yalanlar kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
En Yakın Arkadaşımın Şeytan Çıkarma Ayini kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Kırmızı Piyano kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Magonya kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Illuminae kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Birimiz Yalan Söylüyor o kadar akıcıydı ki elime aldığımda çoktan 100 sayfayı geride bıraktığımı gördüm, hem de hiç sıkılmadan. Çünkü kitap boyunca sürekli yeni olaylar yaşanıyordu. Bu olayların arka arkaya gelmesi kitaba akıcılık kazandırmıştı. Okurken bir an bile sıkılacağınızı düşünmüyorum. Eminim siz de benim gibi keyif alacaksınızdır.
Hepinizin bildiği üzere kitapta bir kişi ölüyor ve bu ölümün sorumlusu olarak 4 öğrenci belirleniyor. Tüm oklar Simon öldüğü sırada yanında olan 4 öğrenciye çevriliyor. Hiç beklenmedik bir anda bir travma yaşayan bu 4 anakarakterin yaşamındaki değişiklikleri okumak onlarla birlikte bu olayı yaşıyormuş hissi uyandırdı.
Kitapla ilgili okuduğum çoğu yorumda birkaç kişi katili önceden tahmin edebilmiş. Ben de pürdikkat okumama rağmen birkaç tahminde bulundum ancak ne yazık ki tahminlerim beni yanılttı. Kitap hiç beklenmedik bir şekilde sonuçlandı. Bunun üzerine benim ağzım tabi ki bir karış açık kaldı. Katili önceden tahmin edenler nasıl bir yol izleyerek bu sonuca ulaştı hiçbir fikrim yok.
Anlattığım gibi çok fazla keyif alarak okuduğum bir kitaptı. Eminim siz de benim kadar olmasa bile seveceksiniz bu kitabı. Dizisini ise sabırsızlıkla bekliyorum.
KONUSU:
Bayview Lisesi öğrencilerinin kabusu, Simon'un oluşturduğu 'Dedikodu Kazanı' isimli telefon uygulamasıdır. Simon bu uygulamada okuldaki öğrencilerin tüm sırlarını paylaşmaktadır. Nereden, nasıl ve hangi kaynaktan bu bilgileri öğrendiği ise meçhuldür. Ancak herkes biliyordur ki Simon'un Dedikodu Kazanı'nda paylaştığı hiçbir bilgi yalan değildir.
Bir öğleden sonra çantalarında telefon bulundukları gerekçesi ile Simon, Bronwyn, Addy, Cooper ve Nate cezaya kalmıştır. Ancak çantalarında bulunan telefonların hiçbiri kendilerine ait değildir. O gün Simon'ın içtiği su onu ölüme sürüklemiştir. Ölümünün şahidi olarak ise geriye Bronwyn, Addy, Cooper ve Nate kalmıştır. Simon'un Dedikodu Kazanı'nda paylaşacağı bir sonraki yazıda ise bu dört isim yer alıyordur. Bunun üzerine polis bu 4 kişiyi baş şüpheli olarak görür.
Kitaba puanım 10
Sağ tarafta yer alan "İzle" butonuna tıklayarak blogumu takibe alırsanız mutlu olurum :)
Daha fazla kitap paylaşımı için beni Instagram hesabımdan takip etmek için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Küçük Ama Büyük Yalanlar kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
En Yakın Arkadaşımın Şeytan Çıkarma Ayini kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Kırmızı Piyano kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Magonya kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Illuminae kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
EN YAKIN ARKADAŞIMIN ŞEYTAN ÇIKARMA AYİNİ KİTAP YORUMU
06 Şubat
Kitabın Adı: En Yakın Arkadaşımın Şeytan Çıkarma Ayini
Özgün Adı: My Best Friend's Exorcism
Yazarı: Grady Hendrix
Yayınevi: İthaki
Bu kitabı çıktığı günden beri merak ediyordum ve elime ilk aldığımda seveceğimi anlamıştım. Arka arkaya fantastik ve distopik kitaplar okuduktan sonra gerçeği bu kadar iyi yansıtan bir kitabı okumak çok iyi geldi doğrusu. Bayıldım! Tüm beklentilerimi karşıladı.
Kitaba bir korku romanı olarak değil de gerilim romanı olduğunu düşünerek başlarsanız daha çok seveceğinizi düşünüyorum. Çünkü içerisinde gerim gerim gerilmeme neden olan kısımlar vardı. Korkmak gerilmenin daha üst seviyesi olduğu için beklentilerinizi karşılamayabilir. Ama eminim sizi gerim gerim gerecektir.
Kitap 80'li yılların sonunda geçiyor. Buram buram 80'ler kokuyor yani. O 80'ler havasına bayıldım, beni bambaşka diyarlara götürdü sanki. Günümüzde geçseydi bu kadar sevmezdim. Tarihte geçmesi bambaşka bir hava katmış. O dönemin popüler olan sanatçıları, şarkıları, televizyon dizileri vs. kitapta yer alıyordu. Bunlar da müthiş ayrıntılardı. Her bölümün başlangıcında o dönemlerden bir şarkı ismi vardı. Ara ara açıp dinledim, hatta birkaç tanesi hoşuma gitti.
Her bir karakterimizi ayrı sevdim. Özellikle başkarakterler Abby ve Gretchen arasındaki dostluğa bayıldım. Kitap ilk başlarda bir genç-yetişkin romanı gibi başlasa da asıl olaylara gelindiğinde gerilimin hakkını vermeye başladı. İlk sayfalarda Abby ve Gretchen'ın tanışma hikayesinin anlatılması aslında okuyucunun da karakterlerle tanışmasını sağlamıştı.
Son 100 sayfa kitabın asıl ve en önemli kısmıydı. İşte ben bu kısma bayıldım. Gerilimi bu sayfalarda hissettim. Hem de dibine kadar. Sonuysa beni tatmin edebilecek bir şekilde, mükemmel bitti.
Bu kitabı bir gecede sabahlayarak bitirirseniz benim etkilendiğimden daha fazla etkilenirsiniz. Tüyleriniz diken diken olur. Benden dolayı kitap biraz elimde süründü ama elime alıp okumaya başladığımdaysa elimden bırakamadım.
Yazarın dili gayet akıcı ve hoştu. Hiçbir zorluk yaşamadan okuyabildim. Siz de kitaba kendinizi vermeye başladığınızdan itibaren elinizden bırakamayacaksınız eminim.
KONUSU:
Çocukluktan beri yakın arkadaş olan Abby ve Gretchen, 1988 yılının okul döneminde neler yaşayacaklarından habersiz Glee ve Margaret isimli iki arkadaşlarıyla birlikte uyuşturucu kullanmak için ormana gitmişlerdir. O gece Gretchen birkaç saatliğine ortadan kaybolmuştur ve üç kız Gretchen'ı sonunda bulmuşlardır. İlerleyen günlerde Gretchen'de bir değişiklik olduğunu fark eden Abby, ona yardım etmeye çalışırken kendini batağa sürüklediğinin farkında değildir. İçerisine insanlara kötülük yapmayı bir görev edinen İblis giren Gretchen artık eski Gretchen değildir. Abby ise Gretchen'ın içindeki İblis'i çıkarmanın tek yolunun ne olduğunu biliyordur...
Kitaba puanım 9
Sağ tarafta yer alan "İzle" butonuna tıklayarak blogumu takibe alırsanız mutlu olurum :)
Daha fazla kitap paylaşımı için beni Instagram hesabımdan takip etmek için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Magonya kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Kırmızı Piyano kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
İstasyon On Bir kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Illuminae kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Magonya kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Kırmızı Piyano kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
İstasyon On Bir kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Illuminae kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
GECE YILDIZI KİTAP YORUMU
17 Ocak
Kitap Adı: Genç Elitler
Özgün Adı: The Midnight Star
Yazarı: Marie Lu
Yayınevi: Pegasus
Sağ tarafta yer alan "İzle" butonuna tıklayarak blogumu takibe alırsanız mutlu olurum :)
Genç Elitler Serisi'nin final kitabı tam da böyle olmalıydı! Bayıldım! İkinci kitap Gül Cemiyeti'ni okuduktan sonra final kitabını beğenmeyeceğimi düşünerek korktum. Çünkü ikinci kitap ilk kitaba göre bir tık aşağıdaydı. Ancak yazarımız final kitabında her şeyi toparlamış sağ olsun. 3 kitabı en iyiden daha az iyiye göre sıralayacak olursam bir numarada Genç Elitler, iki numarada Gece Yıldızı ve üç numarada da Gül Cemiyeti olurdu.
Bu serinin konusuna bayılıyorum. İlk kitabı okuduğumda mest olduğumu hatırlıyorum. Yazarımız öyle bir kurgu oluşturmuş ki bir an kitabın içine dalıp "Ben de Genç Elit olmak istiyorum!" diye bağırmak istedim.
Yazarımız Marie Lu'nun diline söyleyecek söz yok. Şu ana kadar toplam 6 kitabını okudum ve 6'sı da gayet akıcı ve rahat anlaşılabilen türdendi. Efsane Serisi mi yoksa Genç Elitler Serisi mi diye bir tercih yapacak olursam Genç Elitler'i tercih ederdim. Aslında ikisi de türünün en iyileri. Efsane Serisi distopyada, Genç Elitler Serisi ise fantastik türde okuduğum en iyi kitaplar.
Başkarakterimiz Adelina'yı ilk kitapta ne kadar çok sevsem de ikinci ve üçüncü kitaplarda nefret ettim. İlk kitaptaki masum kız rolünü başkasına devredip son iki kitapta kötü polisi oynamaya başladı. "Nedeeen?" diye feryat etsem de final kitabının finalinde "Heh işte aradığım Adelina bu." dedim.
Kesinlikle başlamanızı önerdiğim bir seri Genç Elitler. Ben üç kitabını da çok keyif alarak okudum. Umarım siz de seversiniz.
Kitaba puanım 9.
Sağ tarafta yer alan "İzle" butonuna tıklayarak blogumu takibe alırsanız mutlu olurum :)
Daha fazla kitap paylaşımı için beni Instagram hesabımdan takip etmek
için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Genç Elitler kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Gül Cemiyeti kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Magonya kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Bir Parça Sonsuzluk kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
MAGONYA KİTAP YORUMU
13 Ocak
Kitap Adı: Magonya
Özgün Adı: Magonia
Yazarı: Maria Dahvana Headley
Yayınevi: Pegasus
Magonya'yı okuyanlar 'Kitaba Aşık Olanlar' ve 'Kitaptan Nefret Edenler' olarak ikiye ayrılıyor. Bu kadar sansasyon yaratan bir kitabı bir de ben okumak istedim. Hangi tarafta olduğumu merak ediyorsunuz değil mi? Bununla ilgili kitabı okuduğum süre boyunca çok fazla mesaj aldım. Herkes ne düşündüğümü merak ediyordu. O zaman söylüyorum! Sanırım ben 'Kitaba Aşık Olanlar' safında yer alıyorum. Kitaba ölüp bitmedim. Ama kurgusu mükemmeldi. Asla kötü bir kitap değildi. Bu yüzden kendimi kitabı sevenlerin tarafına daha yakın gördüm. Şimdi kitaptan biraz bahsedelim...
Kesinlikle çok akıcıydı. Magonya'da bir dönüm noktası yer alıyor. Kitapta asıl olayların anlatıldığı kısım 100. sayfadan sonra başlıyor. Ama o sayfaya gelene kadar hiç sıkılmadım, aksine sayfaları ardı ardına çevirdim. 100 küsürüncü sayfaya kadar kitap normal olarak ilerliyor. Fantastik kısımlar ise daha sonra başlıyor. Fantastik dünyaya adapte olmak benim için biraz zor olsa da kitap yine de akıcılığını kaybetmemişti.
Biraz yazarımızın oluşturduğu o fantastik dünyadan bahsedelim. Doğruyu söylemek gerekirse daha önce Magonya tarzında bir fantastik kitap okumamıştım. Okuduğum diğer fantastik kitaplardan çok farklıydı. Yazarımızın o dünyada yarattığı her bir ayrıntı kesinlikle eşi benzeri görülmemiş bir farklılıktaydı. Gökyüzünde insanların göremediği bir yaşam alanı düşünün. Dev gemiler ve içerisinde yaşayan insan kuş karışımı canlılar. Ne kadar farklı geliyor öyle değil mi? İşte bundan bahsediyorum. Yine ve yine söylüyorum çok farklı...
Objektif olacağım. Gökyüzünde bulunan tüm o gemilere tamamım. Ancak kitabın biraz daha tarihte geçmesini isterdim. Neden diye soracak olursanız, günümüzde teknoloji düşünemeyeceğimiz kadar ilerledi ve her geçen gün de ilerlemeye devam ediyor. Gökyüzünde gerçekten bu tarz gemiler olsaydı yıllar boyunca insanlar bunu fark etmez miydi? Video kaydına alınan UFO'lar bile varken yeryüzüne bu kadar yakın bulunan bir filonun keşfedilmemesi mümkün mü? Yazarımız bu kitabı yazarken tüm insanlığı, bilimi ve bilim adamlarını yok saymış sanki. O yüzden eğer bu tarz bir dünya oluşturacaksa insanlığın daha cahil ve teknolojiden bihaber olduğu bir zaman seçmeliydi ki gökyüzünde asılı duran onlarca gemiyi insanlık fark etmesin. Kitapla ilgili söyleyeceğim tek olumsuz yön bu.
Başkarakterimize gelecek olursak. İlk 100 sayfa boyunca atarlı ergen tavırları takınan bir karakter vardı. Hiç haz etmedim. Ancak daha sonra aklını başına topladı ve yaptığı hataların farkına vardı. Yan karakter olan Jason ise bir yan karaktere yakışacak düzeyde iyiydi.
Ah, o kitabın sonu neydi öyle. Ağlamasam da gözlerim hafiften bir doldu. O kadar güzel ve heyecanlı bir yerde bitti ki ikinci kitap çevrilmiş olsaydı çoktan elime alıp okumaya başlamıştım. İkinci kitap çıktığında ilk satın alanlardan olacağım.
KONUSU:
Doğduğu günden beri güçlükle nefes alabilen, sayısız kez ameliyat geçiren ve ara sıra nöbete tutulan Aza'nın 16 yaşına kadar yaşayabileceğini başta doktorlar olmak üzere hiçkimse tahmin etmiyordu. 5 yaşına kadar bile yaşaması mucizeyken Aza 16 yaşına kadar geldi. Aslında gelemedi. 16. yaşına 4 gün kala Aza öldü.
Ölmeden önce gökyüzünde bir gemi gören Aza etrafındakilere gemiyi gösterdiğinde herkes onun halüsinasyon gördüğünü sandı. Ancak Aza onun halüsinasyon olmadığını bilecek kadar gerçek olduğunu fark etmişti. Daha sonra gökyüzünden bir sesin onu çağırdığını duydu. Aza, öldüğü gün bambaşka bir dünyaya adım attığının farkında değildi.
Kitap benden 9 puan aldı.
Sağ tarafta yer alan "İzle" butonuna tıklayarak blogumu takibe alırsanız mutlu olurum :)
Daha fazla kitap paylaşımı için beni Instagram hesabımdan takip etmek için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Replika kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Bir Parça Sonsuzluk kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
İstasyon On Bir kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Illuminae kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Yobaz kitap yorumunu okumak için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Seni Ben Uydurdum kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Uyanış kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Sağ tarafta yer alan "İzle" butonuna tıklayarak blogumu takibe alırsanız mutlu olurum :)
Daha fazla kitap paylaşımı için beni Instagram hesabımdan takip etmek için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Replika kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Bir Parça Sonsuzluk kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
İstasyon On Bir kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Illuminae kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Yobaz kitap yorumunu okumak için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Seni Ben Uydurdum kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Uyanış kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.