DAISY JONES VE THE SIX KİTAP YORUMU
08 NisanMALORIE KİTAP YORUMU
24 AralıkGECE YARISI GÜNEŞİ KİTAP YORUMU
20 Ekim
Kitap Adı: Gece Yarısı Güneşi
Özgün Adı: Midnight Sun
Yazarı: Stephenie Meyer
Yayınevi: Epsilon
Alacakaranlık sevdalıları buraya! Çünkü yıllardır yayımlanmasını beklediğiniz kitap çıktı! Ve şu anda onun yorumunu okumaktasınız ✌🏼
“İlk kitap bir de Edward Cullen’ın bakış açısı ile anlatılacak,” dendiğinde merak etmiştim. Ancak aynı hikayeyi tekrar okumaya gerek var mı diye de endişelenmiştim. Bu kitap tüm endişelerimi yıktı. Çünkü bende bambaşka bir olay örgüsü okuyormuşum hissi yarattı. Tüm olayları Edward’ın gözünden okumak inanın düşündüğünüz gibi değil. Mükemmel detaylarla, kitapta ve filmde göremediğimiz ayrıntılarla, Bella’nın bize aktarmadıklarıyla dolu. Bu kitap sayesinde Cullen ailesinin daha da derinliklerine iniyoruz. Geçmişlerine, insan oldukları zamana, yaşam stillerine vakıf oluyoruz. Bir vampir nasıl yaşar sorusunun cevabını okuyoruz.
Yazar, bu yıllar boyunca kendini o kadar geliştirmiş ki kalemi fazlasıyla güçlenmiş. Anlatımı daha yoğun hale gelmiş. Kimileri bu durumdan keyif almadığını söylese de ben her zerresinin tadını çıkararak okudum. Edward’ın akıl okuma yetisi sayesinde diğer karakterlerin de ne düşündüklerini öğrenme şansımız oluyor. Bu, kitabı diğer karakterlerin gözünden de gördüğümüz anlamına geliyor.
Sevdiğim bir diğer unsur, yazar serinin bir ikon haline gelmiş olan filmlerinden pek esinlenmemiş. Kendi hayal gücünü katmış. Örneğin filmde Bella ve Edward’ın sınıfta karşılaştıkları ilk sahnede sınıfın devasa pencereleri olduğunu görüyoruz. Ancak yazar kendi hayal gücünden taviz vermemiş. O, sınıf pencerelerinin bir insanın sığamayacağı kadar küçük olduğunu anlatmış. Özüne bağlı kalması kesinlikle takdire şayan.
Betimlemeler bu kitapta fazlasıyla yoğundu. Bir vampirin gözünden kitap okumak bu olsa gerek. Tüm detayları bir vampir bakış açısı ile okumak müthiş bir histi. Biz tüm olaylar karşısında Bella’nın nasıl bir tutum sergilediğin haberdardık. Ancak Edward’ınkinden bihaberdik. Bu kitap sayesinde Edward’ın Bella hakkında düşündüklerini okumuş olduk.
Gece Yarısı Güneşi benim için kusursuzdu. Ciddi anlamda tek bir kusur bulamadım. Serinin devam kitaplarının da Edward’ın bakış açısı ile anlatılmasını umuyorum. Bu sayede tüm olaya vakıf olmuş oluyoruz.
Umarım siz de benim kadar etkilenmiş ve sevmişsinizdir. Alacakaranlık ile henüz tanışmadıysanız da en kısa zamanda ilk kitaptan okumaya başlamanızı öneririm.
SEÇİLMİŞ OLANLAR KİTAP YORUMU
27 Eylül
Kitap Adı: Seçilmiş Olanlar
Özgün Adı: Choosen Ones
Yazarı: Veronica Roth
Yayınevi: Yabancı Yayınları
Son zamanlarda çoğu kişinin okuduğunu görmüş olabileceğiniz Seçilmiş Olanlar’dan bahsedeceğim biraz size. Eminim sizler de benim gibi hakkında olumlu eleştiriler okumuşsunuzdur. Ben de bu eleştirilere dayanarak okumaya başladım kitabı.
Yazardan okuduğum ilk kitap olduğu için yazım diline aşina değildim. Alışabilmem biraz zaman aldı.
Bu kitap size saf fantastik ögeler sunuyor. Bunun dışında aksiyon sahneleri de görebilirsiniz. Ancak haricinde bir şeyler görmek isterseniz ne yazık ki beklediğinizi alamazsınız. Ben de homojen bir fantastik okumayı beklemediğimden kitaptan beklediğimi alamadım. Kurgusu ve konusu güzel oluşturulmuştu. Ancak kitabın içerisinde bağlı kalmakta zorlandım. Biraz soluk almaya ihtiyaç duydum çünkü arka arkaya ağır aksiyon okumak istemedim. Bu yüzden de bitirmem birkaç günü aldı.
Kitap, karakterler açısından güçlüydü. Ana karakterimiz sağlam yapılandırılmıştı. Yan karakterler ise aktif rol oynuyordu.
Birkaç ay önce Seçilmiş Olanlar’ın konusuna ve kurgusuna çok benzer bir kitap okumuştum orijinal dilinde. O kitabı sevmemiştim. Ancak Seçilmiş Olanlar ile kıyasladığımda Seçilmiş Olanlar’ın daha iyi olduğunu görebiliyorum.
Kitap hakkında genel olarak söyleyeceklerim şunlar: Eğer fantastik kurgu hastasıysanız, “Sadece fantastik olsun, başka bir şey istemiyorum,” derseniz ve güçlü karakterler görmek istiyorsanız seveceksinizdir. Ancak “İçinde aşk da olsun, duygusallık da olsun, o da olsun, bu da olsun,” derseniz bu kitap size uygun değil, bana olmadığı gibi. Aksi takdirde akıcı bir kitapla karşılaşmayacaksınız.
Genel fikrim bu şekilde. Umarım aktarabilmişimdir.
Daha fazla kitap ve dizi paylaşımı için beni Instagram'dan takip etmek için BURAYA tıklayabilirsiniz.
HOW TO GET AWAY WITH MURDER DİZİ YORUMU
17 Eylül
Final bölümünü hüngür hüngür ağlayarak bitirdiğim diziden bahsedeceğim size. Son zamanlarda sizler de izlemeye başlamışken bir kritik yapalım istiyorum. Henüz birkaç bölüm izlemesine rağmen “Ben bu diziye bayıldım,” “Bağımlısı oldum,” gibi mesajlar alıyorum. Şimdi size söylemek istediğim bir şey var. Daha hiçbir şey görmediniz! Ben ilk iki sezon boyunca diziye ısınamamıştım ve doğruyu söylemek gerekirse beni pek sarmamıştı. Ama siz ilk bölümlerde bile bu kadar sevdiyseniz 3-4-5 ve 6. sezonlarda başından kalkamayacaksınız. Bir gün hiçbir şey yapmadan arka arkaya 12-13 bölüm falan izledim. Gece başımı yastığa koyduğumda o gün kendi hayatımı yaşamadığımı fark ettim. Ben tamamen How to Get Away with Murder’dan ibaretmişim. O yüzden diziyi sürekli “mesai” olarak adlandırdım. Her gün benim için izleme mesaisi başlıyor ve yatana kadar devam ediyordu. Birkaç gün içinde de bitirdim tüm sezonları.
Dizinin ilk 5 sezonu Netflix’te var. 6. sezon Netflix’e gelene kadar izlemeyi planlamıyordum ama tabii ki 1 saat bile bekleyecek hâlim yoktu ve internette bölümleri bulup direkt izledim.
Annalise Keating gördüğüm en güçlü kadın karakterlerden biri olabilir. Bir davayı kazanmak için yapmayacağı şey yoktur. Yargı dağıtır, kelimeleri ağzında hazır zeki bir avukattır. O yüzden ona ben Queen derim. Ayrıca kendisi beni hukuk okumaya da teşvik etmiştir.
Dizinin müthiş soğuk bir atmosferi var. Bu da diziye bambaşka bir hava katıyor. İzlerken geriliyorsunuz ve heyecandan tırnaklarınızı yiyecek vaziyete geliyorsunuz.
En sevmediğim özelliklerimden birisi izlediklerimden ve okuduklarımdan çok etkileniyor oluşum. Sırf bu yüzden çok güzel diziler izlemek istemiyorum çünkü beni bildiğiniz bunalıma sürüklüyor. Bu dizi de onlardan biri oldu. Final sezonu müthişti! Son bölümde ağladım. İzlediğim en iyi finallerden biriydi, tartışmasız. Bittiği gibi de boşluğa düştüm.
Kısacası mutlaka izlemenizi önerdiğim bir dizi. Bitirenler bile var ve iyi ki izlediklerini söylüyorlar. Siz şu an kaçıncı sezon kaçıncı bölümdesiniz?
Ayrıca buraya dizinin ev sevdiğim ve en sevmediğim karakterlerini bırakıyorum.
En sevdiklerim: Queen Annalise Keating, Connor Walsh, Tegan (sonraki sezonlarda göreceksiniz)
En sevmediklerim: Wess Gibbins (nedenini bilmiyorum ama bana itici geliyor), Michaela Pratt (izleyince neden sevmediğimi anlayacaksınız)
Sizin favorileriniz ve sevmedikleriniz kimler?
Daha fazla kitap ve dizi paylaşımı için beni Instagram'dan takip etmek için BURAYA tıklayabilirsiniz.