.

BİR YILDIZ DOĞUYOR FİLM YORUMU (A STAR IS BORN)



Film Adı: Bir Yıldız Doğuyor
Özgün Adı: A Star Is Born
Yönetmen: Bradley Cooper

Bu filmin çekildiğini öğrendiğimden beri merakla bekliyordum. Çekimler bitti, bu sefer vizyona girmesini bekledim. 1 yılı aşkın süredir bu filmi bekliyordum kısacası :D Türkiye'de vizyona giriş tarihi olan 19 Ekim'de, yani ilk gününde filmi izledim ama ne heyecanla!

Filmi izleyeli kaç saat geçti ve ben hala filmi düşünüyorum. Düşünmeden duramıyorum. Üzerimde çok büyük bir etki bıraktı. Artık filmin sound track albümünü dinler dinler hüzünlenirim.

Bu arada filmin sound track albümü mükemmel ötesi! Türkiye'de biraz geç vizyona girdiği için ben tabii tüm şarkıları dinledim, ezberledim. Eğer siz de bu filme gitmeyi düşünüyorsanız sound track albümü önceden dinlemenizi öneririm. Film oynarken sizin de şarkılara eşlik etmeniz çok güzel bir his. Yazının en sonuna zaten şiddetle önerdiğim şarkıları yazacağım. Bir Yıldız Doğuyor'un sound track albümü yayınlandığından beri 1 numarada. Özellike Shallow şarkısı 2 hafta boyunca 1 numarada kaldı. ilk 10'da filmin sound trackından birçok şarkı vardı. Şimdi ise Shallow, Grammy 2019'da "Görsel Medya İçin Yazılmış En İyi Şarkı", "En İyi Pop Düet Performansı", "Yılın Kaydı" ve "Yılın Şarkısı" olmak üzere 4 dalda adaylık kazandı. Filmin Oscar adayı olacağı ise konuşuluyor.


Yukarıdaki ilk 5'e bakın. Kadın resmen kendisiyle yarışıyor.

Gel gelelim filme. Başrol oyuncuları Bradley Cooper ve Lady Gaga kesinlikle ve kesinlikle çok yeteneklilerdi. Hem müzikal anlamda hem de oyunculuk anlamında zirvedeydiler. Filmin konusu klişe olsa da herkese bir noktada dokunacaktır eminim. Bu arada A Star Is Born, 1937, 1954 ve 1976 yıllarında 3 kez çekilmiş. 2018 yılında ise tekrar çekmeye karar veriyorlar.


Filmin geçiş efektleri çok hızlıydı. O yüzden bazı sahnelerde takip etmekte zorlandım. Lady Gaga, müzik dışında oyunculuk yeteneğinin olduğunu da bu filmle kanıtladı. Bazılarınız bu filmin Lady Gaga'nın hayatını anlattığını sanmış ama alakası yok. Film çok farklı bir konuya sahip.

Bu filmde bambaşka bir Lady Gaga görüyoruz. 0 makyajlı. Bir röportajında okumuştum. Bradley Cooper, Lady Gaga'ya sete gelirken makyaj yapmamasını söylemiş ama Lady Gaga, hafif de olsa makyajını yapmış ve sete gitmiş. Sete gittiğinde Bradley elinde peçeteyle Gaga'yı bekliyormuş ve tüm makyajını silmiş :D Yani bu filmde perukların, kostümlerin, makyajın arkasındaki Lady Gaga'yı görüyoruz. İlk çıktığı zamanlardaki tiki kızdan Poker Face'ten Bad Romance'den eser yok.


Bu arada filme bilet alırken kasadaki kadına "Filmler vizyondan kalktıktan sonra bu afişlere ne okuyor?" diye sordum. Onlar da isteyenlere verdiklerini söylediler. Tabi ben de hemen kendime bir tane ayırttırdım. Film vizyondan kalkar kalkmaz almaya gideceğim.

Filme gitmeden önce Ekşi'deki ve Beyazperde'deki yorumları okumanızı önermiyorum. Çünkü çok fazla spoiler vermişler. Bu durum sizi fazlasıyla rahatsız edebilir.


Spotify hesabı olanlar için aşağıya filmin sound track albümünün linkini bırakıyorum.

BURAYA tıklayabilirsiniz.

Önerdiğim şarkılar:

1. Shallow

2. Heal Me

3. Always Remember Us This Way 

4. Why Did You Do That?

5. Hair Body Face

6. Before I Cry

7. I'll Never Love Again


Bir Yıldız Doğuyor Konusu:

Bir Yıldız Doğuyor, yetenekli ancak bilinmeyen Ally'yi keşfedince düşüşün eşiğine gelen bir country müzik yıldızı olan Jackson Maine'i konu alıyor. Jackson Maine, kariyerinde düşüş gösteren bir müzisyendir. Henüz keşfedilmemiş genç bir yetenek olan Ally ile tanışır ve ikili birbirlerinden hemen etkilenir. İkili tutkulu bir aşk yaşamaya başlar ve Ally'nin yeteneğinin farkedilmesi için çalışan Jackson onu sahnenin büyülü dünyası ile tanıştırır. Jack Ally'yi şöhrete kavuşturduktan kısa süre sonra ise Ally artık ünlü bir müzisyen olmuştur. Jack, Ally'nin kariyerinin hızla kendisininkini gölgede bıraktığını fark eder. Kaybolan ihtişamını geri kazanmaya çalışan Jack bu süreçte içsel şeytanlarıyla da yüzleşmek zorunda kalacaktır. İkilinin kariyerlerindeki ayrım büyüdükçe, ilişkileri de hasar almaya başlar... 4 Oscar adayı başarılı oyuncu Bradley Cooper ve Lady Gaga’nın başrollerini paylaştığı filmde Bradley Cooper, ilk kez yönetmen koltuğuna geçiyor. Kadrosunda Sam Elliott, Andrew Dice Clay, Rafi Gavron, Michael Harney gibi oyuncuların da yer aldığı filmin senaryosunda Eric Roth, Will Fetters ve Bradley Cooper’ın imzası bulunuyor.


Haveyoumetmyblog Haveyoumetmyblog Author

EN YAKIN UZAK KİTAP YORUMU



Kitap Adı: En Yakın Uzak
Özgün Adı: The Nearest Faraway Place
Yazarı: Hayley Long
Yayınevi: Genç Timaş

Kitaplığımda gözüme kestirip elime aldığım ve sonrasında akıcılığından dolayı elimden bırakamadığım kitap, En Yakın Uzak. Kitabın arka kapağını okuduğumda hoşlanmıştım. Basit ama bir o kadar da güzel bir hikayeye benziyordu. Bu konuda yanılmadım. Gerçekten de etkileyici bir kitaptı.

Kitaba başladığımda yazarın diline alışmak pek uzun sürmedi. İlk 50 sayfada çok büyük bir olay yaşandı ve kitabın katlanarak güzelleşeceğini düşündüm. Yazar mükemmel bir başlangıç yapmıştı. Bunun böyle devam etmesini umdum ancak umduğum gibi oldu diyemeyeceğim. Kitabın ortaları biraz durağandı. Başlangıç ne kadar mükemmelse ortalar da o kadar durağandı.

  

Son 100 sayfada ise yazar olayları tekrar alevlendirdi ve ben çok şaşırdım. Böyle bir kitaptan böyle bir şey asla beklemezdim. Kesinlikle kitaba olan düşüncelerimi tamamen değiştirdi. O olay kitabın doruk noktalarından bir tanesiydi.

Kitabı okurken duygulandığım sahneler oldu. Aile ve kardeşlik kavramlarının bir kez daha ne kadar kıymetli olduğunu anladım. Bu açıdan içerisinde çok güzel mesajlar barındırıyordu.


Kitap küçük yaştan büyük yaşa kadar herkese hitap ediyor. O yüzden herkesin bir şans verip bu masum hikayeyi okumasını öneriyorum.

Ayrıca kitabın en son sayfasında yazarın hazırlamış olduğu okurken dinleyebileceğiniz bir çalma listesi bulunuyor. İçerisinde benim de çok severek dinlediğim şarkılar var. Ayrıca yeni şarkılar da keşfettim bu sayede.


Kitaba puanım 7

KONUSU:

13 yaşındaki Griff ve 15 yaşındaki Dylan, küçüklüklerinden bu yana anne-babasının peşinde o ülke senin bu şehir benim diyerek konar göçer bir hayat sürmüştür. Son durakları Manhattan yolunda ise yıkıcı bir aile trajedisi yaşamışlardır. Griff ve Dylan hayatlarının geri kalanını sonsuza dek etkileyecek olan bu olayın üstesinden gelebilecek midir?

Sağ tarafta yer alan "İzle" butonuna tıklayarak blogumu takibe alırsanız mutlu olurum :)
Daha fazla kitap paylaşımı için beni Instagram hesabımdan takip etmek için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Sıra Dışı kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Liste kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Tut Ki Seni Seviyorum kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.

Haveyoumetmyblog Haveyoumetmyblog Author

WILDCARD KİTAP YORUMU



Kitap Adı: Wildcard
Özgün Adı: Wildcard
Yazarı: Marie Lu
Yayınevi: Yabancı

Warcross'u bitirdikten sonra hiç ara vermeden Wildcard'ı okumak istedim. Arka arkaya okuduğum için daha fazla zevk aldım ve "Devam kitabında ne olacak ya?" gibi dertlerim olmadı. Wildcard, ilk kitaba göre daha durağan bir kitaptı. 250 sayfa boyunca bir şeyler olmasını bekledim. Yazar tüm olayı aslında son 100 sayfaya saklamış. O yüzden favorim her zaman Warcross <3

  

Son 100 sayfa mükemmeldi. Her sayfada heyecan doruktaydı. Bu 100 sayfanın dışında olan kısımları saymak dahi istemiyorum çünkü çok fazla gereksiz sahne vardı. Ana karakter Emika'ya karşı hiç hoş düşünceler beslemedim. Kararsız oluşu beni bitirdi. Oradan oraya atlaması bir zaman sonra beni yordu. Bunun yanı sıra ilk kitap yorumunda da bahsettiğim gibi bu kitapta da pasifliğini korudu. Çok fazla öne çıkan bir karakteristik özelliği yoktu.

İlk kitabı okuduğumda bazı sahneleri ve fikirleri bazı kitap ve filmlerdekilere çok benzettim. İkinci kitapta da bu düşüncem daha da netleşti. Marie Lu sanki birkaç yerden konuyu toplamış da kitap oluşturmuş gibiydi. Ama buna rağmen mükemmel bir dünya oluşturmuş ve hakkını vermişti. 

Serinin iki kitabını mukayese edecek olursam: Warcross çok heyecanlı başlamıştı. Wildcard ise tam tersi şekilde başladı. "Hadi artık bir şeyler olsun." modundaydım. Warcross'un son sayfalarında biraz daha heyecan bekledim. Başladığı gibi gümbür gümbür bitmedi. Wildcard ise muazzam bir şekilde bitti. Warcross'u Wildcard'a göre daha çok sevdim.

Bana soracak olursanız eğer Marie Lu'nun en sevdiğim serisi Genç Elitler. Efsane serisi de bir o kadar güzel. Ayrım yapmak istemiyorum. Bu seri de standartların gayet üzerindeydi ama Marie Lu standartlarının üstünde değil, altındaydı.


Büyük ihtimalle bu seri 2 kitaptan oluşuyor. Öğrendiğime göre final kitabı Wildcard imiş. Wildcard'ın sonu da üçüncü kitabı aratacak gibi heyecanlı bir şekilde bitmedi zaten. O yüzden her şey tadında güzelken üçüncü kitap birden çıkagelmezse güzel olur.

Genel hatlarıyla eksik ve fazla bulduğum kısımlar oldu ancak beğendim. Bu tarz okumaktan hoşlanıyorsanız mutlaka kitaplığınızda bulundurmanız gerekir.

Kitaba puanım 7

Sağ tarafta yer alan "İzle" butonuna tıklayarak blogumu takibe alırsanız mutlu olurum :)
Daha fazla kitap paylaşımı için beni Instagram hesabımdan takip etmek için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Warcross kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Genç Elitler kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz. 
Gül Cemiyeti kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Gece Yıldızı kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Kaplumbağa Kabuğunda Dünya kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.


Haveyoumetmyblog Haveyoumetmyblog Author

WARCROSS KİTAP YORUMU



Kitap Adı: Warcross
Özgün Adı: Warcross
Yazarı: Marie Lu
Yayınevi: Yabancı

Marie Lu, kalemine bayıldığım yazarlardan bir tanesidir. Daha önce yazmış olduğu Genç Elitler ve Efsane serilerinin her ikisini de okudum. Her ikisi de ortalamanın üzerindeydi. Warcross ise bu iki serinin yanında biraz daha geride kalıyordu. Kesinlikle bu da ortalamanın üzerinde bir kitaptı ve gayet de sevdim. Ancak diğer serilerle karşılaştırdığım vakit Warcross benim için üçüncü sırada yer alıyor.


Şimdi neden böyle düşündüğümü açıklayayım. Birincisi ana karakterimiz çok da fazla ana karakter gibi değildi. Ben kişilik özellikleri daha ön planda olan birini beklemiştim. "Emika nasıl bir karakter?" diye sorsalar cevap veremem. Baş karakterimizin daha fazla karakteristik özelliklerinin olmasını isterdim.

Marie Lu, her kitabında olduğu gibi bu kitabında da mükemmel bir dünya yaratmış. Yarattığı dünyadaki teknolojiye bayıldım. Hepsi aklın çok ötesinde olan şeyler. Belki bir 50-100 yıl sonra bunların hepsi mümkün olabilir ama yazarın bunu öngörüp kitaplaştırması tam anlamıyla takdire şayan.

Yazar çok güzel bir kurgu oluşturmuş. Ancak bu kurguya alışmak biraz zaman alıyor. Hatta biraz değil bayağı bir zaman alıyor. Kitabın son sayfalarına geldiğimde bile yazarın bana bir şeyleri açıkladığı fark ettim. Örneğin yazar NöroLink isimli bir sistemden bahsediyor. Bu sistemi okuyucuya tanıtıyor ve okuyucu ilerideki sayfalarda NöroLink'in ne olduğunu biliyor. Yazar eğer bu şekilde ilerleseydi güzeldi. Ancak son sayfalarda bile yeni yeni sistemleri açıklamaya çalışması beni bir hayli yordu. Bu kadar fazla ögeye gerek yoktu bence.

Kitabın sonu hakkında bir şeyler söylemek gerekirse, ben sevdim. Birinci kitabın sonuna göre gayet güzel ve heyecan verici bir biçimde bitti. Merak uyandırıcıydı. Bu yüzden ikinci kitapta neler olacak diye merak ediyorum ve okumak için sabırsızlanıyorum.

Kitap gayet akıcıydı. Yazarın kalemini ne kadar sevdiğimi zaten söyledim. Belki de ilk kitap olduğu için alışmak biraz uzun zaman aldı. Umarım ikinci kitap daha iç açıcı ve keyif verici olur.

Kitaba puanım 8
KONUSU:

Warcross tüm dünyanın canlı olarak seyrettiği bir sanal gerçeklik oyunu. Warcross başladığı sırada tüm dünya ekranlara kilitlenerek karşılaşmayı seyrediyor. Emika da onlardan biri. Teknoloji ve bilgisayarlarla arası bir hayli iyi olan Emika, Warcross karşılaşması sırasında oyunu hackliyor ve kendini birden oyunun içerisinde buluyor. Bu da tüm dünyanın o sırada Emika'nın oyunun içine dalış anına şahit olduğu anlamına geliyor. Ne yapacağını bilemeyen Emika, başına geleceklerden habersiz oyundan çıkıyor.

Sağ tarafta yer alan "İzle" butonuna tıklayarak blogumu takibe alırsanız mutlu olurum :)
Daha fazla kitap paylaşımı için beni Instagram hesabımdan takip etmek için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Genç Elitler kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz. 
Gül Cemiyeti kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Gece Yıldızı kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Kaplumbağa Kabuğunda Dünya kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.


Haveyoumetmyblog Haveyoumetmyblog Author

GECENİN KARANLIĞINDA KİTAP YORUMU



Kitap Adı: Gecenin Karanlığında
Özgün Adı: Emma In The Night
Yazarı: Wendy Walker
Yayınevi: Yabancı

Gecenin Karanlığında'da çok fazla beğendiğim ve beğenmediğim kısımlar bulunuyor. Bu nasıl bir denge kurar ben de bilmiyorum. Yorumun sonunda göreceğiz :) Öncelikle konusuna bayıldığımı söylemeliyim. Mükemmel bir psikolojik gerilim. Birileri ortadan kayboluyor ve olanları araştırmak, nereye gittiklerini, neden gittiklerini bulmaya, öğrenmeye çalışmak çok güzel hisler uyandırıyor. Konu itibari ile baktığımız vakit sevdim. Ama detaylara indiğimizde sevmedim. Hadi biraz detaylara inelim.

Şöyle ki ben bu tarz kitaplarda çok sabırsız oluyorum. Örneğin ölen biri mi var? Hemen katili öğrenmek istiyorum. Kaybolan biri mi var? Nereye gittiğini bilmek istiyorum. Bu yüzden gereksiz kısımlar fazlasıyla gözüme batıyor. Gecenin Karanlığında'da da fazlasıyla bu bahsettiğim gereksiz kısım vardı. Ben olan biteni öğrenmeye çalıştıkça yazar sanki olayı sakız gibi uzatmaya çalışmıştı. Kitabı "Bu anlattığı konunun kitabın sonuyla bi alakası yoksa çok kötü olur he." diyerek okudum. Çoğu olayın sonla bi alakası yoktu. Yani o olayları bilmesek de olurdu.

İkinci olarak, yazar karakterlerin düşüncelerine çok fazla yer vermiş. Kitap boyunca diyalog aradım durdum. Sanki karakterin kafasının içindeymişim de o düşünceleri duymak zorundaymışım gibi hissettim. Örneğin bi konuşma sırasında yazar konuyu alıyor ve bambaşka yerlere götürüyordu. Sonra hatırla bu konuşmanın başını. Ben kitabın sonunu merak ediyorum sayın yazar! Bunların benim için bir önemi yok. Açıkçası yazarın biraz laf salatası yaptığını düşünüyorum bu konuda. Sanki 310 sayfa yazmak zorundaymış gibi yazmış. 250 sayfa olsa da olurmuş.


Üçüncü olarak, ne kitabın adını ne de kapağını konuyla hiçbir şekilde alakalı bulmadım. Bu konuya da özellikle dikkat ederim. Kitabı bitirdikten sonra kapağa bakarım ve ne anlam ifade ettiğini düşünürüm. Baktım ama pek de bir şey ifade ettiğini düşünemedim.

Dördüncü ve son beğenmediğim kısım, kitap akıcı değildi. 1 günde bitirdim. Ama sonunda ne olacağını merak ettiğim için can çekişe çekişe okudum. Gözlerimi baya baya son sayfalara kadar geldim çok şükür.

Şimdi geçelim beğendiğim kısma. Kitabın başlangıcı çok güzeldi. Direkt konuya girilmişti ve elime alıp okumaya başladığımda hikayeye hemen dahil oldum. Hızlı başladı, yavaş ilerledi. Sevdiğim bir diğer kısımsa sonuydu. O son mükemmeldi! Hiçbir şekilde neler olduğunu anlayamamışım son sayfaya kadar. Genelde zaten kitapların sonunu asla tahmin edemem bu yüzden de sonu hakkında kafa yormamaya çalışırım. Kitap sonlarını tahmin eden insanlara da gıpta ederim.

Son sayfalarda ne olduğunu anladığımda şok oldum. Bu sonu hiç beklemiyordum. Yazar sonunda iyi bir şey başarmış. Beni çok güzel ters köşe yaptı. Sonu hakkında en ufak bir olumsuzluk düşünemiyorum çünkü çok güzeldi.

"Bu mükemmel son için bu kitap okunur mu?" derseniz onu bilemem. Siz karar verin. Genel olarak karışık duygular beslediğim bir kitaptı. Çok çok merak ediyorsanız okuyabilirsiniz. Ama listenizde değilse olmasa da olur. Kitabın puanını biraz düşük vermiş olabilirim ama verdiğim puanı da sadece sonuna veriyorum. Onun dışında beni cezbeden pek bir şey yoktu.


Kitaba puanım 6

KONUSU:

On yedi yaşındaki Emma ve 15 yaşındaki Cass, 3 yıl önce birden arkalarında hiçbir iz bırakmadan ortadan kaybolur. Ailesi ve FBI, onları bulmak için uzun uğraşlar verse de bir zaman sonra umudu keserler.

3 yıl sonra Cass, birden ortaya çıkar. Annesi onu kapıda gördüğünde gözlerine inanamaz. Cass, bulundukları yerden kaçmış ve Emma'yı da kurtarmak için geri dönmüştür. FBI tekrar soruşturmayı açar ve Emma'nın bulunması için Cass'ten bir sürü ip ucu alır.

Sağ tarafta yer alan "İzle" butonuna tıklayarak blogumu takibe alırsanız mutlu olurum :)
Daha fazla kitap paylaşımı için beni Instagram hesabımdan takip etmek için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Küçük Ama Büyük Yalanlar kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Kurtulan Kızlar kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Ölene Dek Beraberiz kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Eva'nın Çığlığı kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
En Yakın Arkadaşımın Şeytan Çıkarma Ayini kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Kırmızı Piyano kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.

Haveyoumetmyblog Haveyoumetmyblog Author

Hakkımda

Selam, ben Emirhan! Blogumla tanıştın mı? Burası benim kitap eleştirileri, dizi/film önerileri yaptığım, yeri geldiğinde ise bazı konularda fikirlerimi sunduğum bir blog. Bloguma göz atmaya hazır mısın?

Blogu Takip Et (Yeni)

Blogumda Ara

Instagram Hesabım

Etiketler

Haveyoumetmyblog

Translate

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *