İYİ GECELER BAY TOM KİTAP YORUMU
02 Haziran
Kitap Adı: İyi Geceler Bay Tom
Özgün Adı: Good Night, Mr. Tom
Yazarı: Michelle Magorian
Yayınevi: Beyaz Balina
Kitaptaki her iki karakteri ve yan karakterleri sevdim. Özellikle Bay Tom'un yıllar sonra tabularını yıkması ve küçük Will'in içinden bambaşka bir çocuk çıkması beni etkiledi. Bunun dışında Will'in annesi, nefret ettiğim karakterlerden biriydi.
İyi Geceler Bay Tom, 1981 yılında yazılmış. Uzun yıllardır çok satanlar listesinde kalmayı başarmış. Bunun üstüne bir sürü ödül almış. Kitabın Goodreads'teki puanına baktığımda şaşırdım ve gerçekten tüm bu ödülleri hak ettiğini düşündüm. 33 bin kişi oy kullanmış ve kitabın puanı 5 üzerinden 4.30. Aynı zamanda kitabın aynı adıyla bir de filmi var. 1998 yılı yapımı. Onu da kısa zaman içinde izlemeyi düşünüyorum.
Kitap fazlasıyla akıcıydı. 400 sayfa olmasına rağmen 2 günde bitirdim. Aynı zamanda çocuklara da hitap eden bir kitap olduğundan dilinin ne kadar kolay olduğunu okuyunca anlayacaksınız.
Kitaba puanım 9
KONUSU
2. Dünya Savaşı döneminde Almanya'nın İngiltere'ye savaş açması sonucu Lodra'da bulunan küçük yaştaki çocukların güvenliğinin sağlanabilmesi için taşraya gönderilme kararı alınır. O çocuklardan biri olan Willie ise annesinin isteği üzerine kiliseye yakın bir evde konaklayacaktır. Evin sahibi Bay Tom ise yıllar önce eşini ve çocuğunu kaybetmiş, köylüler tarafından soğuk biri olarak tanınır. Köpeği Sam ile yaşayan Bay Tom, Willie'nin uzun ziyareti ile tüm tabularını yıkar.
Savaş dönemi kitapları beni en çok etkileyen türlerden biri. O yüzden bu türü okurken kitabın hassas noktaları beni duygulandırıyor. İyi Geceler Bay Tom'un da arka kapağını okuduğumda sevebileceğimi düşündüm. Doğruyu söylemek gerekirse kitabın beklediğimin çok dışında olduğunu fark ettim. Kitabın savaşı daha fazla hissettireceğini düşünmüştüm. Ancak beklentimden koptuğumda kitabı sevmeye başladım.
Kitap aslında her yaşa hitap ediyor. 10-12 yaşlarında bir çocuk da bu kitabı okuyabilir ve çokça şey öğrenebilir. Hatta okuması onun yararına olur. Sanırım bu yüzden kitap çok fazla savaş ağırlıklı değildi. Çocuklara da hitap ettiğinden ve savaşın çok büyük bir felaket olduğundan dolayı bu konudan kaçınılmıştı. Daha çok savaşın küçük yaştaki çocuklara etkisinden söz ediliyordu.
Savaş dönemi kitabı olur da benim gözlerim dolmaz mı? Tabi ki dolar. Kitapta öyle bir kısım vardı ki birkaç damla yaş gözlerimden aşağı süzüldü. Bir kez daha savaşın ne kadar alçakça bir eylem olduğunu fark ettim. Masum çocukların kanının yere dökülmesinin hesabını kim verecekti?
Savaş dönemi kitabı olur da benim gözlerim dolmaz mı? Tabi ki dolar. Kitapta öyle bir kısım vardı ki birkaç damla yaş gözlerimden aşağı süzüldü. Bir kez daha savaşın ne kadar alçakça bir eylem olduğunu fark ettim. Masum çocukların kanının yere dökülmesinin hesabını kim verecekti?
Kitaptaki her iki karakteri ve yan karakterleri sevdim. Özellikle Bay Tom'un yıllar sonra tabularını yıkması ve küçük Will'in içinden bambaşka bir çocuk çıkması beni etkiledi. Bunun dışında Will'in annesi, nefret ettiğim karakterlerden biriydi.
İyi Geceler Bay Tom, 1981 yılında yazılmış. Uzun yıllardır çok satanlar listesinde kalmayı başarmış. Bunun üstüne bir sürü ödül almış. Kitabın Goodreads'teki puanına baktığımda şaşırdım ve gerçekten tüm bu ödülleri hak ettiğini düşündüm. 33 bin kişi oy kullanmış ve kitabın puanı 5 üzerinden 4.30. Aynı zamanda kitabın aynı adıyla bir de filmi var. 1998 yılı yapımı. Onu da kısa zaman içinde izlemeyi düşünüyorum.
Kitap fazlasıyla akıcıydı. 400 sayfa olmasına rağmen 2 günde bitirdim. Aynı zamanda çocuklara da hitap eden bir kitap olduğundan dilinin ne kadar kolay olduğunu okuyunca anlayacaksınız.
Kitaba puanım 9
KONUSU
2. Dünya Savaşı döneminde Almanya'nın İngiltere'ye savaş açması sonucu Lodra'da bulunan küçük yaştaki çocukların güvenliğinin sağlanabilmesi için taşraya gönderilme kararı alınır. O çocuklardan biri olan Willie ise annesinin isteği üzerine kiliseye yakın bir evde konaklayacaktır. Evin sahibi Bay Tom ise yıllar önce eşini ve çocuğunu kaybetmiş, köylüler tarafından soğuk biri olarak tanınır. Köpeği Sam ile yaşayan Bay Tom, Willie'nin uzun ziyareti ile tüm tabularını yıkar.
Sağ tarafta yer alan "İzle" butonuna tıklayarak blogumu takibe alırsanız mutlu olurum :)
Daha fazla kitap paylaşımı için beni Instagram hesabımdan takip etmek için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Replika kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Düzenbaz kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Küçük Ama Büyük Yalanlar kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Kurtulan Kızlar kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Üç Kız Kardeş kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Daha fazla kitap paylaşımı için beni Instagram hesabımdan takip etmek için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Replika kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Düzenbaz kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Küçük Ama Büyük Yalanlar kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Kurtulan Kızlar kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Üç Kız Kardeş kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
ÜÇ KIZ KARDEŞ KİTAP YORUMU
29 Mayıs
Yazarı: İclal Aydın
Yayınevi: Artemis
Üç Kız Kardeş, daha önce okuduğum hiçbir kitaba benzemiyor. Bazı kitaplarda ilk sayfalardaki sırlar kitabın son sayfasına kadar çözülmeyi bekler. Bazılarında birden fazla olay vardır. Bu kitapta ise kitabın tümünü kapsayacak bir olay yok. Onun yerine tanımadığımız birinin anı defterini okuyormuşuz hissini yaratan bir anlatım var. Bu anlatım şüphesiz mükemmeldi. Bir sonraki sayfayı düşünmeden okumak ve hiç tanımadığım insanların hayatlarına girerek onlardan biri olmak benim gibi eminim size de keyif verecek.
İclal Aydın’ın öyle sıcak bir anlatımı var ki kitabı elimden bırakmak istemedim. Okurken o aile sıcaklığını fazlasıyla hissettim. Aynı zamanda hüzün veren olaylar da beni mutluluklar kadar etkiledi. Bazı sayfalarda kendimi gülümserken, bazılarında ise gözümden bir damla yaş akmış şekilde buldum. Kitabın bu inişli ve çıkışlı hali harikaydı.
Karakterlerimiz de hikaye kadar eşsizdi. Her biri üzerine düşünülerek oluşturulmuş karakterlerdi. Başkarakterimiz Dönüş, anlatıcıydı. Onun düşüncelerini bilmek ve ortak olmak güzeldi.
Akıcı bir kitaptı. İlk sayfayı açıp okumaya başladığınızda bunu fark edeceksiniz. Bir oturuşta bitirebilirsiniz hatta. Ben 2 günde bitirdim ama kitabı okumadığım zamanları bir de bana sorun. Aklım hep kitapta kaldı. Bağımlılık gibi okuma isteği uyandırdı.
Kitap uzun bir sürede yaşananları anlatıyor. Bu yüzden zaman ilerledikçe karakterler üzerindeki değişiklikleri de fark edeceksiniz. Daha sonralarda ise yaşanmış ama kimsenin haberinin olmadığı şeyler duyacak ve benim gibi çok şaşıracaksınız.
İclal Aydın’ın okuduğum ilk kitabı Üç Kız Kardeş oldu. Yazarın dilinin bu kadar akıcı olduğunu bilmiyordum. Bundan sonra diğer kitaplarını da okumayı düşünüyorum.
Kitaba puanım 10
TEK KİŞİLİK PARİS SEYAHATİ KİTAP YORUMU
24 Mayıs
Kitap Adı: Tek Kişilik Paris Seyahati
Özgün Adı: Paris For One And Other Stories
Yazarı: Jojo Moyes
Yayınevi: Pegasus
Moyes'in kalemine her zaman güvenmişimdir. Bu kitabında da beni yanıltmadı ve bize güzel bir öykü sundu. Bu öykü, kısa olmasına rağmen içerisinde çeşitli olaylar barındırıyordu. Kısa olmasının nedeni de sadece bir hafta sonunu anlatıyor olmasıydı. Jojo Moyes, bu kitabında gereksiz paragraflardan kaçınmış ve sade bir roman yazmış.
Hani "Bu sıralar kitap okuyasım yok. Belki kısa ve akıcı bir şeyler okuyabilirim." veya "Reading slumpa girdim. Beni bu durumdan çıkaracak bir kitap arıyorum." diye düşünürüz ya, işte bu kitap o kitap. Sizi reading slumptan çıkaracak, bunaldığınız zamanlarda keyifli birkaç saat geçirmenizi sağlayacak kısa bir roman. Elinize aldığınızda bir de bakmışsınız ki çoktan bitmiş bile.
Akıcılığı mükemmeldi. 1 saat civarında bitirdim. Üzerine çok fazla durulabilecek bir kitap olduğunu sanmıyorum. O yüzden okuyup direkt geçebilirsiniz. 'Çerezlik' diye hitap ettiğimiz kitaplardan bir tanesiydi.
Bunların dışında başkarakterimizi sevdim. Kendine çok fazla özgüveni olmasa da son sayfalarda yaşadığı patlamalar tam yerindeydi. Yan karakterimiz de gayet sempatikti.
Kitap hakkında bahsedebileceğim daha fazla bir şey yok sanırım. Söyleyeceğim son şey, kitaba bir şans tanıyabilirsiniz. Kitap okuyamadığınız zamanlarda sizin kurtarıcınız olacaktır.
Kitaba puanım 7
KONUSU:
20'li yaşlarının ortalarında olan Nell, erkek arkadaşına daha önce hiç Paris'i ziyaret etmediğinden bahsetmiştir. Bunun üzerine Nell'in erkek arkadaşı Nell'e sürpriz yaparak Paris'e 2 kişilik hafta sonu seyahat ve otel bileti ayarlamıştır. Paris'e gitme günü gelip çattığında Nell'in telefonuna erkek arkadaşından Paris'e gelemeyeceğine dair mesaj gelir. Paris'e tek başına seyahat etmek zorunda kalan Nell hiç beklemediği bir hafta sonu yaşayacaktır.
Sağ tarafta yer alan "İzle" butonuna tıklayarak blogumu takibe alırsanız mutlu olurum :)
Daha fazla kitap paylaşımı için beni Instagram hesabımdan takip etmek için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Eğer İnanırsan kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Bülbül kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Tut Ki Seni Seviyorum kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Kaplumbağa Kabuğunda Dünya kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Seni Ben Uydurdum kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Daha fazla kitap paylaşımı için beni Instagram hesabımdan takip etmek için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Eğer İnanırsan kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Bülbül kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Tut Ki Seni Seviyorum kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Kaplumbağa Kabuğunda Dünya kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Seni Ben Uydurdum kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
KANUNSUZLAR MECLİSİ KİTAP YORUMU
21 Mayıs
Kitap Adı: Kanunsuzlar Meclisi
Yazarı: Gerçek Ağyel
Yayınevi: Puslu
Kanunsuzlar Meclisi'ne sıfır beklenti ile başladım. Sayfaları çevirdikçe kitabın beni içine çektiğini hissettim. Bir zaman sonra artık iyice merak etmeye başladım. Son sayfaya gelene kadar elimden bırakamadım.
İnce bir kitap olduğundan ve yazarın dili de fazlasıyla akıcı olduğundan birkaç saat içerisinde bitirdim. Eğer kitabı okumaya niyetiniz varsa elinize alın ve bitirene kadar bırakmayın. Bu sayede kitabın daha fazla içine girecek ve daha çok seveceksiniz.
Olay örgüsü mükemmeldi. Kitap bir aksiyon ile başladı. Bense neye uğradığımı şaşırdım. İlerleyen sayfalarda tam olaylar duruldu derken yine bambaşka bir olay oldu. Bu yönden kesinlikle kusursuzdu. Bir an olsun aksiyon dinmemişti.
Kitapta birçok karakter vardı. Her birin kendine göre yetenekleri vardı. Çok karakter olması sizi korkutmasın çünkü her biri anımsanacak düzeydeydi. Başkaraketimiz Gökhan ise tam bir lider ruhluydu. Kitaplarda aradığımız güçlü nadir karakterlerden bir tanesiydi. Olaylarla baş ediş biçimi ve her şeyin üstesinden gelmesi onu lider yapan özelliklerdendi.
Bir macera-aksiyon kitabı olmasına rağmen yazarımız olayların içine aşkı da serpiştirmiş. Kitabın en sevdiğim yönlerinden bir tanesi de buydu. Bir aksiyon kitabının içine aşk ancak bu kadar yakışırdı. Ne çok fazla göze batar biçimde fazlaydı, ne de yok denecek kadar azdı. Tam kararındaydı. Kitapta yaşanan tüm o olayları takip etmeye çalışırken bir yandan da bu aşk hikayesinin nasıl sonuçlanacağını merak etmek güzeldi.
"Kanunsuzlar Meclisi'yle alt tabakalardan gelip Elitlere kadar tırmanan hayatlara tanıklık ederken heyecanın her satırını sarıp sarmaladığı aşkın en saf halini ve insanın değişken doğasını soluksuz okuyacaksınız."
Kitabın sonu ise kesinlikle kendine yakışır biçimde bitti. Mükemmeldi! Tam her şey bitti ve çözüldü derken sona saklanan bir bomba daha vardı. Bayıldım! Sonu beni fazlasıyla tatmin etti. Yazarımız bu son üzerinden aslında bir devam kitabı daha yazabilir. Kesinlikle malzeme var. Hatta bir seri bile oluşturabilir.
Kısacası kitabı severek okudum ve okuduğum süre zarfınca fazlasıyla keyif aldım. Eğer macera-aksiyon-aşk bir arada olsun diyorsanız kesinlikle tavsiyemdir.
Kitaba puanım 9
TANITIM BÜLTENİ
İnsanların ve hayatın onlardan çaldığı her duygu için bir şey çalmak mücadelelerinin adıydı…
Aslında sıradan birer hırsızlardı. Hepsi de yakalanmaya karşı şerbetliydi, ama biri hariç! Gökhan o güne kadar hiç yakalanmamıştı, yakalanmanın ne demek olduğunu bile bilmiyordu, ta ki grubunun liderliğini aldıktan sonra girdikleri o evde, avukatla karşılaşana kadar. Gökhan, insanın en iyi zor zamanlarda düşünebildiğini ve farkına varma olasılığının daha da yükselebileceğini biliyordu, ama bu karşılaşmada aklına gelen ilk şey; eve girdiklerinden kimin, nasıl haberinin olduğuydu?
Bu karşılaşmanın ardından Gökhan, hayatının farklı bir yöne akmaya başlayacağı o akşam; yaşadığı mahallenin, arkadaşlarının en önemlisi de aşkın ve aşık olmanın bildiklerinden çok daha farklı olduğunu öğrenecekti.
Kanunsuzlar Meclisi'yle alt tabakalardan gelip Elitlere kadar tırmanan hayatlara tanıklık ederken heyecanın her satırını sarıp sarmaladığı aşkın en saf halini ve insanın değişken doğasını soluksuz okuyacaksınız.
Sağ tarafta yer alan "İzle" butonuna tıklayarak blogumu takibe alırsanız mutlu olurum :)
Daha fazla kitap paylaşımı için beni Instagram hesabımdan takip etmek için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Bülbül kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
BÜLBÜL KİTAP YORUMU
18 Mayıs
Kitap Adı: Bülbül
Özgün Adı: The Nightingale
Yazarı: Kristin Hannah
Yayınevi: Pegasus
Savaş, yüzyıllardır güçlü olanın güçsüz olana daha fazla mala, toprağa, sömürgeye ve itibara kısacası çıkarlara sahip olabilmesi için başlatılan ve yüz binlerce hatta milyonlarca masum insanın ölümüne neden olan alçakça bir eylemdir. Bu eylemde insanlar zulümlerin en kötüsüne maruz kalır. Açlığa, susuzluğa, soğuğa, bombalara, silahlara ve psikolojik savaşa. Savaşın en kötü yanlarından biri de masum çocukların ve bebeklerin yıkıntılar içinde yatan cansız bedenleridir.
Bu kitapta bundan daha fazlası ile karşılaşacaksınız. Savaş sırasında hayatta kalmanın ve zorluklara göğüs germenin ne demek olduğunu anlayacaksınız. Bir yandan da içiniz burkulacak.
Son zamanlarda okuduğum fantastik kitaplardan bıkıp elime Bülbül'ü aldığımda aradığım şeyin bu kitapta saklı olduğunu biliyordum. En doğru zamanda okumaya başladım. İlaç gibi geldi. İçerisindeki tüm olaylar tamamen gerçekti. Belki de bir yerlerde yaşanmıştı. İşte bunu bilmek beni üzdü. Bu tarz olaylar günümüzde bile halen yaşanıyor. Tüm dünya buna sessiz kalıyor.
500 küsur sayfa olmasına rağmen yazarın dili sayesinde kitap fazlasıyla akıcıydı. Nasıl bittiğini anlamadım bile. Bazen elimden bırakamadım. Tüm karakterler fazlasıyla gerçekçiydi. Bu yönünü çok sevdim.
Kitapta yer alan 2 ana karakterden biri fazlasıyla güçlü bir kız karakterdi. Hürriyeti için savaşan, birçok şeyin üstesinden gelip başaran biriydi. Biraz başına buyuk olması da ona sempati kazandırıyordu. Diğer karakterimiz ise biraz daha ezik görünse de kitabın ilerleyen sayfalarında içinden çıkardığı cesur kişilik ile ön plana çıkmayı başardı. Her biri mükemmel karakterlerdi.
Kristin Hannah'nın tüm kitaplarını okumamış olsam da fanatik okuyucularından hep şu sözü duyarım "Yine ağlattı." Bülbül kitabında da Hannah'nın okuyucuyu biraz daha duyguya boğmasını isterdim. Bunun için güzel sahneler vardı. Anlatımı duygusallaştırarak bunu yapabilirdi. Ağlattı mı? Ağlattı. Ama çok daha iyisini yapabileceğini biliyordum. Kitabın eksik gördüğüm tek yönü burasıydı. Bunun dışında aşk kısmı da biraz daha ağır basabilirdi. Çünkü bu kitapta yok denecek kadar azdı.
Bülbül'ü okuduktan sonra savaş dönemi kitaplarını ne kadar sevdiğimi fark ettim. O dönemde yaşanan acılar ve yarım kalmış hikayeler üzerimde büyük bir etki bırakıyor.
Kitaba kesinlikle bayıldım. Listenize eklemeniz gereken türde bir kitap.
Kitaba puanım 9
KONUSU
1940'lı yılların Fransa'sında savaş kapıyı çalmıştır. Kocasını cepheye gönderen Viann, küçük yaştaki kızı Sophie ile bir başına kalmıştır. Savaşın getirdiği tüm zorluklarla yalnız başına kalan Viann'ın evine Alman askerinden biri gönderilir ve orada yaşaması söylenir. Evde bir yabancı ile yaşamak zorunda kalan Viann'ın o zaman yaşadıkları ileride yaşayacaklarının yanında aslında hiçbir şeydir.
Isabelle ise gittiği tüm okullardan ya atılmış ya da kaçmıştır. Son okulundan da atıldıktan sonra gidecek bir yeri kalmamıştır. Bir süre ablasının yanında yaşadıktan sonra ülkesi için savaşmanın daha doğru olduğunu düşünür ve yüzlerce insanın yaşamını kurtarmaya karar verir.
Sağ tarafta yer alan "İzle" butonuna tıklayarak blogumu takibe alırsanız mutlu olurum :)
Daha fazla kitap paylaşımı için beni Instagram hesabımdan takip etmek için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Eğer İnanırsan kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Tut Ki Seni Seviyorum kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Son zamanlarda okuduğum fantastik kitaplardan bıkıp elime Bülbül'ü aldığımda aradığım şeyin bu kitapta saklı olduğunu biliyordum. En doğru zamanda okumaya başladım. İlaç gibi geldi. İçerisindeki tüm olaylar tamamen gerçekti. Belki de bir yerlerde yaşanmıştı. İşte bunu bilmek beni üzdü. Bu tarz olaylar günümüzde bile halen yaşanıyor. Tüm dünya buna sessiz kalıyor.
500 küsur sayfa olmasına rağmen yazarın dili sayesinde kitap fazlasıyla akıcıydı. Nasıl bittiğini anlamadım bile. Bazen elimden bırakamadım. Tüm karakterler fazlasıyla gerçekçiydi. Bu yönünü çok sevdim.
Kitapta yer alan 2 ana karakterden biri fazlasıyla güçlü bir kız karakterdi. Hürriyeti için savaşan, birçok şeyin üstesinden gelip başaran biriydi. Biraz başına buyuk olması da ona sempati kazandırıyordu. Diğer karakterimiz ise biraz daha ezik görünse de kitabın ilerleyen sayfalarında içinden çıkardığı cesur kişilik ile ön plana çıkmayı başardı. Her biri mükemmel karakterlerdi.
Kristin Hannah'nın tüm kitaplarını okumamış olsam da fanatik okuyucularından hep şu sözü duyarım "Yine ağlattı." Bülbül kitabında da Hannah'nın okuyucuyu biraz daha duyguya boğmasını isterdim. Bunun için güzel sahneler vardı. Anlatımı duygusallaştırarak bunu yapabilirdi. Ağlattı mı? Ağlattı. Ama çok daha iyisini yapabileceğini biliyordum. Kitabın eksik gördüğüm tek yönü burasıydı. Bunun dışında aşk kısmı da biraz daha ağır basabilirdi. Çünkü bu kitapta yok denecek kadar azdı.
Bülbül'ü okuduktan sonra savaş dönemi kitaplarını ne kadar sevdiğimi fark ettim. O dönemde yaşanan acılar ve yarım kalmış hikayeler üzerimde büyük bir etki bırakıyor.
Kitaba kesinlikle bayıldım. Listenize eklemeniz gereken türde bir kitap.
Kitaba puanım 9
KONUSU
1940'lı yılların Fransa'sında savaş kapıyı çalmıştır. Kocasını cepheye gönderen Viann, küçük yaştaki kızı Sophie ile bir başına kalmıştır. Savaşın getirdiği tüm zorluklarla yalnız başına kalan Viann'ın evine Alman askerinden biri gönderilir ve orada yaşaması söylenir. Evde bir yabancı ile yaşamak zorunda kalan Viann'ın o zaman yaşadıkları ileride yaşayacaklarının yanında aslında hiçbir şeydir.
Isabelle ise gittiği tüm okullardan ya atılmış ya da kaçmıştır. Son okulundan da atıldıktan sonra gidecek bir yeri kalmamıştır. Bir süre ablasının yanında yaşadıktan sonra ülkesi için savaşmanın daha doğru olduğunu düşünür ve yüzlerce insanın yaşamını kurtarmaya karar verir.
Sağ tarafta yer alan "İzle" butonuna tıklayarak blogumu takibe alırsanız mutlu olurum :)
Daha fazla kitap paylaşımı için beni Instagram hesabımdan takip etmek için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Eğer İnanırsan kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Tut Ki Seni Seviyorum kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Kaplumbağa Kabuğunda Dünya kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.