EN YAKIN UZAK KİTAP YORUMU
15 Ekim
Kitap Adı: En Yakın Uzak
Özgün Adı: The Nearest Faraway Place
Yazarı: Hayley Long
Yayınevi: Genç Timaş
Kitaplığımda gözüme kestirip elime aldığım ve sonrasında akıcılığından dolayı elimden bırakamadığım kitap, En Yakın Uzak. Kitabın arka kapağını okuduğumda hoşlanmıştım. Basit ama bir o kadar da güzel bir hikayeye benziyordu. Bu konuda yanılmadım. Gerçekten de etkileyici bir kitaptı.
Kitaba başladığımda yazarın diline alışmak pek uzun sürmedi. İlk 50 sayfada çok büyük bir olay yaşandı ve kitabın katlanarak güzelleşeceğini düşündüm. Yazar mükemmel bir başlangıç yapmıştı. Bunun böyle devam etmesini umdum ancak umduğum gibi oldu diyemeyeceğim. Kitabın ortaları biraz durağandı. Başlangıç ne kadar mükemmelse ortalar da o kadar durağandı.
Son 100 sayfada ise yazar olayları tekrar alevlendirdi ve ben çok şaşırdım. Böyle bir kitaptan böyle bir şey asla beklemezdim. Kesinlikle kitaba olan düşüncelerimi tamamen değiştirdi. O olay kitabın doruk noktalarından bir tanesiydi.
Kitabı okurken duygulandığım sahneler oldu. Aile ve kardeşlik kavramlarının bir kez daha ne kadar kıymetli olduğunu anladım. Bu açıdan içerisinde çok güzel mesajlar barındırıyordu.
Kitap küçük yaştan büyük yaşa kadar herkese hitap ediyor. O yüzden herkesin bir şans verip bu masum hikayeyi okumasını öneriyorum.
Ayrıca kitabın en son sayfasında yazarın hazırlamış olduğu okurken dinleyebileceğiniz bir çalma listesi bulunuyor. İçerisinde benim de çok severek dinlediğim şarkılar var. Ayrıca yeni şarkılar da keşfettim bu sayede.
Kitaba puanım 7
KONUSU:
13 yaşındaki Griff ve 15 yaşındaki Dylan, küçüklüklerinden bu yana anne-babasının peşinde o ülke senin bu şehir benim diyerek konar göçer bir hayat sürmüştür. Son durakları Manhattan yolunda ise yıkıcı bir aile trajedisi yaşamışlardır. Griff ve Dylan hayatlarının geri kalanını sonsuza dek etkileyecek olan bu olayın üstesinden gelebilecek midir?
Sağ tarafta yer alan "İzle" butonuna tıklayarak blogumu takibe alırsanız mutlu olurum :)
WILDCARD KİTAP YORUMU
03 Ekim
Kitap Adı: Wildcard
Özgün Adı: Wildcard
Yazarı: Marie Lu
Yayınevi: Yabancı
Warcross'u bitirdikten sonra hiç ara vermeden Wildcard'ı okumak istedim. Arka arkaya okuduğum için daha fazla zevk aldım ve "Devam kitabında ne olacak ya?" gibi dertlerim olmadı. Wildcard, ilk kitaba göre daha durağan bir kitaptı. 250 sayfa boyunca bir şeyler olmasını bekledim. Yazar tüm olayı aslında son 100 sayfaya saklamış. O yüzden favorim her zaman Warcross <3
Son 100 sayfa mükemmeldi. Her sayfada heyecan doruktaydı. Bu 100 sayfanın dışında olan kısımları saymak dahi istemiyorum çünkü çok fazla gereksiz sahne vardı. Ana karakter Emika'ya karşı hiç hoş düşünceler beslemedim. Kararsız oluşu beni bitirdi. Oradan oraya atlaması bir zaman sonra beni yordu. Bunun yanı sıra ilk kitap yorumunda da bahsettiğim gibi bu kitapta da pasifliğini korudu. Çok fazla öne çıkan bir karakteristik özelliği yoktu.
İlk kitabı okuduğumda bazı sahneleri ve fikirleri bazı kitap ve filmlerdekilere çok benzettim. İkinci kitapta da bu düşüncem daha da netleşti. Marie Lu sanki birkaç yerden konuyu toplamış da kitap oluşturmuş gibiydi. Ama buna rağmen mükemmel bir dünya oluşturmuş ve hakkını vermişti.
Serinin iki kitabını mukayese edecek olursam: Warcross çok heyecanlı başlamıştı. Wildcard ise tam tersi şekilde başladı. "Hadi artık bir şeyler olsun." modundaydım. Warcross'un son sayfalarında biraz daha heyecan bekledim. Başladığı gibi gümbür gümbür bitmedi. Wildcard ise muazzam bir şekilde bitti. Warcross'u Wildcard'a göre daha çok sevdim.
Bana soracak olursanız eğer Marie Lu'nun en sevdiğim serisi Genç Elitler. Efsane serisi de bir o kadar güzel. Ayrım yapmak istemiyorum. Bu seri de standartların gayet üzerindeydi ama Marie Lu standartlarının üstünde değil, altındaydı.
Büyük ihtimalle bu seri 2 kitaptan oluşuyor. Öğrendiğime göre final kitabı Wildcard imiş. Wildcard'ın sonu da üçüncü kitabı aratacak gibi heyecanlı bir şekilde bitmedi zaten. O yüzden her şey tadında güzelken üçüncü kitap birden çıkagelmezse güzel olur.
Genel hatlarıyla eksik ve fazla bulduğum kısımlar oldu ancak beğendim. Bu tarz okumaktan hoşlanıyorsanız mutlaka kitaplığınızda bulundurmanız gerekir.
Kitaba puanım 7
Sağ tarafta yer alan "İzle" butonuna tıklayarak blogumu takibe alırsanız mutlu olurum :)
Daha fazla kitap paylaşımı için beni Instagram hesabımdan takip etmek için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Warcross kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Warcross kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Genç Elitler kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
WARCROSS KİTAP YORUMU
01 Ekim
Kitap Adı: Warcross
Özgün Adı: Warcross
Yazarı: Marie Lu
Yayınevi: Yabancı
Marie Lu, kalemine bayıldığım yazarlardan bir tanesidir. Daha önce yazmış olduğu Genç Elitler ve Efsane serilerinin her ikisini de okudum. Her ikisi de ortalamanın üzerindeydi. Warcross ise bu iki serinin yanında biraz daha geride kalıyordu. Kesinlikle bu da ortalamanın üzerinde bir kitaptı ve gayet de sevdim. Ancak diğer serilerle karşılaştırdığım vakit Warcross benim için üçüncü sırada yer alıyor.
Şimdi neden böyle düşündüğümü açıklayayım. Birincisi ana karakterimiz çok da fazla ana karakter gibi değildi. Ben kişilik özellikleri daha ön planda olan birini beklemiştim. "Emika nasıl bir karakter?" diye sorsalar cevap veremem. Baş karakterimizin daha fazla karakteristik özelliklerinin olmasını isterdim.
Marie Lu, her kitabında olduğu gibi bu kitabında da mükemmel bir dünya yaratmış. Yarattığı dünyadaki teknolojiye bayıldım. Hepsi aklın çok ötesinde olan şeyler. Belki bir 50-100 yıl sonra bunların hepsi mümkün olabilir ama yazarın bunu öngörüp kitaplaştırması tam anlamıyla takdire şayan.
Yazar çok güzel bir kurgu oluşturmuş. Ancak bu kurguya alışmak biraz zaman alıyor. Hatta biraz değil bayağı bir zaman alıyor. Kitabın son sayfalarına geldiğimde bile yazarın bana bir şeyleri açıkladığı fark ettim. Örneğin yazar NöroLink isimli bir sistemden bahsediyor. Bu sistemi okuyucuya tanıtıyor ve okuyucu ilerideki sayfalarda NöroLink'in ne olduğunu biliyor. Yazar eğer bu şekilde ilerleseydi güzeldi. Ancak son sayfalarda bile yeni yeni sistemleri açıklamaya çalışması beni bir hayli yordu. Bu kadar fazla ögeye gerek yoktu bence.
Kitabın sonu hakkında bir şeyler söylemek gerekirse, ben sevdim. Birinci kitabın sonuna göre gayet güzel ve heyecan verici bir biçimde bitti. Merak uyandırıcıydı. Bu yüzden ikinci kitapta neler olacak diye merak ediyorum ve okumak için sabırsızlanıyorum.
Kitap gayet akıcıydı. Yazarın kalemini ne kadar sevdiğimi zaten söyledim. Belki de ilk kitap olduğu için alışmak biraz uzun zaman aldı. Umarım ikinci kitap daha iç açıcı ve keyif verici olur.
Kitaba puanım 8
KONUSU:
Warcross tüm dünyanın canlı olarak seyrettiği bir sanal gerçeklik oyunu. Warcross başladığı sırada tüm dünya ekranlara kilitlenerek karşılaşmayı seyrediyor. Emika da onlardan biri. Teknoloji ve bilgisayarlarla arası bir hayli iyi olan Emika, Warcross karşılaşması sırasında oyunu hackliyor ve kendini birden oyunun içerisinde buluyor. Bu da tüm dünyanın o sırada Emika'nın oyunun içine dalış anına şahit olduğu anlamına geliyor. Ne yapacağını bilemeyen Emika, başına geleceklerden habersiz oyundan çıkıyor.
Sağ tarafta yer alan "İzle" butonuna tıklayarak blogumu takibe alırsanız mutlu olurum :)
GECENİN KARANLIĞINDA KİTAP YORUMU
29 Eylül
Kitap Adı: Gecenin Karanlığında
Özgün Adı: Emma In The Night
Yazarı: Wendy Walker
Yayınevi: Yabancı
Gecenin Karanlığında'da çok fazla beğendiğim ve beğenmediğim kısımlar bulunuyor. Bu nasıl bir denge kurar ben de bilmiyorum. Yorumun sonunda göreceğiz :) Öncelikle konusuna bayıldığımı söylemeliyim. Mükemmel bir psikolojik gerilim. Birileri ortadan kayboluyor ve olanları araştırmak, nereye gittiklerini, neden gittiklerini bulmaya, öğrenmeye çalışmak çok güzel hisler uyandırıyor. Konu itibari ile baktığımız vakit sevdim. Ama detaylara indiğimizde sevmedim. Hadi biraz detaylara inelim.
Şöyle ki ben bu tarz kitaplarda çok sabırsız oluyorum. Örneğin ölen biri mi var? Hemen katili öğrenmek istiyorum. Kaybolan biri mi var? Nereye gittiğini bilmek istiyorum. Bu yüzden gereksiz kısımlar fazlasıyla gözüme batıyor. Gecenin Karanlığında'da da fazlasıyla bu bahsettiğim gereksiz kısım vardı. Ben olan biteni öğrenmeye çalıştıkça yazar sanki olayı sakız gibi uzatmaya çalışmıştı. Kitabı "Bu anlattığı konunun kitabın sonuyla bi alakası yoksa çok kötü olur he." diyerek okudum. Çoğu olayın sonla bi alakası yoktu. Yani o olayları bilmesek de olurdu.
İkinci olarak, yazar karakterlerin düşüncelerine çok fazla yer vermiş. Kitap boyunca diyalog aradım durdum. Sanki karakterin kafasının içindeymişim de o düşünceleri duymak zorundaymışım gibi hissettim. Örneğin bi konuşma sırasında yazar konuyu alıyor ve bambaşka yerlere götürüyordu. Sonra hatırla bu konuşmanın başını. Ben kitabın sonunu merak ediyorum sayın yazar! Bunların benim için bir önemi yok. Açıkçası yazarın biraz laf salatası yaptığını düşünüyorum bu konuda. Sanki 310 sayfa yazmak zorundaymış gibi yazmış. 250 sayfa olsa da olurmuş.
Üçüncü olarak, ne kitabın adını ne de kapağını konuyla hiçbir şekilde alakalı bulmadım. Bu konuya da özellikle dikkat ederim. Kitabı bitirdikten sonra kapağa bakarım ve ne anlam ifade ettiğini düşünürüm. Baktım ama pek de bir şey ifade ettiğini düşünemedim.
Dördüncü ve son beğenmediğim kısım, kitap akıcı değildi. 1 günde bitirdim. Ama sonunda ne olacağını merak ettiğim için can çekişe çekişe okudum. Gözlerimi baya baya son sayfalara kadar geldim çok şükür.
Şimdi geçelim beğendiğim kısma. Kitabın başlangıcı çok güzeldi. Direkt konuya girilmişti ve elime alıp okumaya başladığımda hikayeye hemen dahil oldum. Hızlı başladı, yavaş ilerledi. Sevdiğim bir diğer kısımsa sonuydu. O son mükemmeldi! Hiçbir şekilde neler olduğunu anlayamamışım son sayfaya kadar. Genelde zaten kitapların sonunu asla tahmin edemem bu yüzden de sonu hakkında kafa yormamaya çalışırım. Kitap sonlarını tahmin eden insanlara da gıpta ederim.
Son sayfalarda ne olduğunu anladığımda şok oldum. Bu sonu hiç beklemiyordum. Yazar sonunda iyi bir şey başarmış. Beni çok güzel ters köşe yaptı. Sonu hakkında en ufak bir olumsuzluk düşünemiyorum çünkü çok güzeldi.
"Bu mükemmel son için bu kitap okunur mu?" derseniz onu bilemem. Siz karar verin. Genel olarak karışık duygular beslediğim bir kitaptı. Çok çok merak ediyorsanız okuyabilirsiniz. Ama listenizde değilse olmasa da olur. Kitabın puanını biraz düşük vermiş olabilirim ama verdiğim puanı da sadece sonuna veriyorum. Onun dışında beni cezbeden pek bir şey yoktu.
Kitaba puanım 6
KONUSU:
On yedi yaşındaki Emma ve 15 yaşındaki Cass, 3 yıl önce birden arkalarında hiçbir iz bırakmadan ortadan kaybolur. Ailesi ve FBI, onları bulmak için uzun uğraşlar verse de bir zaman sonra umudu keserler.
3 yıl sonra Cass, birden ortaya çıkar. Annesi onu kapıda gördüğünde gözlerine inanamaz. Cass, bulundukları yerden kaçmış ve Emma'yı da kurtarmak için geri dönmüştür. FBI tekrar soruşturmayı açar ve Emma'nın bulunması için Cass'ten bir sürü ip ucu alır.
Sağ tarafta yer alan "İzle" butonuna tıklayarak blogumu takibe alırsanız mutlu olurum :)
Daha fazla kitap paylaşımı için beni Instagram hesabımdan takip etmek için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Küçük Ama Büyük Yalanlar kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Kurtulan Kızlar kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Ölene Dek Beraberiz kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Eva'nın Çığlığı kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Küçük Ama Büyük Yalanlar kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Kurtulan Kızlar kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Ölene Dek Beraberiz kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Eva'nın Çığlığı kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
En Yakın Arkadaşımın Şeytan Çıkarma Ayini kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Kırmızı Piyano kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
SIRA DIŞI KİTAP YORUMU
26 Eylül
Kitap Adı: Sıra Dışı
Özgün Adı: Extraordinary
Yazarı: Miriam Spitzer Franklin
Yayınevi: Genç Timaş
Sıra Dışı'na başlarken böyle bir hikayeyle karşılaşacağımı bilmiyordum. Beni öylesine içine çekti ki ciddi manada okurken elimden bırakmadım. Aslında gayet basit bir konuya sahip, tekdüze bir kitap sayılabilirdi. Ancak yazarın anlatış tarzı sanki son derece merak uyandırıcı bir polisiye romanı anlatır gibi heyecan vericiydi. Kesinlikle bayıldım! Mü-kem-mel-di.
Kitabın içeriğine girmeden kapağından söz etmek istiyorum. Bir kitap mağazasında veya internette bu kitabı görsem muhtemelen ilgimi çeker ve konusuna bakma gereği duyardım. Konusunu da beğenince alışveriş listeme eklerdim. Kapak çok cezbedici. Genç Timaş'ı bu kapak konusunda tebrik etmek istiyorum. Kapağın cezbedici olmasının yanı sıra kitapla alakası da oldukça fazla.
Şimdi kitaptan bahsedebiliriz. 220 sayfalık kısa bir romandı. Ancak içerisinde birçok sosyal mesaj barındırıyordu. Kitabı sevmemin en büyük etkenlerinden bir tanesi de buydu. Bir diğer yandan yazar arkadaşlık konusunu kusursuz bir biçimde işlemiş. Okurken bazı satırlarda gözlerim doldu. Arkadaşlık konusunda çok hassasım sanırım.
Baş karakterimiz Pansy'yi çok ama çok sevdim. Kendisi öyle düşünmese de bence çok cesur bir kız. Gerektiği yerde gereken kişilere cevabını veren bir tip. Laf altında kalan mıymıntı karakterlerden pek haz etmiyorum. Benim sevdiğim karakter tipi lafını sakınmayan ve okuyucuyu kanser etmeyen tip.
Kitapta çok güzel bir umut var. Ne olursa olsun umudumuzu kesmememizi gösteriyor. Pansy'nin umudu benim umudum oldu kitap boyunca. Çoğu yerde kendimi Pansy ile özdeşleştirdiğim oldu.
Kitap öylesine akıcıydı ki yukarıda da dediğim gibi elime aldım ve bıraktığımda bitmişti. Çok çok keyif alarak okudum. Beni heyecanlandıran bir kitaptı. Son zamanlarda okuduğum fantastik ve distopik kitaplardan bir kaçış gibi oldu. Böylesine say bir öyküyü okumak ilaç gibi geldi.
Dediğim gibi kitabın içerisinde çok güzel mesajlar vardı. Bence her yaştan kişilerin bu kitabı okuması gerekiyor. Eminim siz de benim gibi bu saf hikayeyi benimseyecek ve seveceksiniz. Karakterlerimizin dertlerine ortak olacaksınız.
Kitaba puanım 9
KONUSU:
Pansy ve Anna iki yakın arkadaştır. Küçük bir tartışma yaşadıktan sonra Pansy arkadaşlıklarının bittiğini düşünür. Tartışmadan sonra ilk kez Anna'yı hastanede görür. Anna yüksek ateş sonucu menenjit geçirmiştir ve bir daha eskisi gibi olmayacaktır. Anna'nın zamanında Pansy'e anlattığı birtakım hayalleri vardır ve Anna artık bu hayalleri gerçekleştiremeyecek durumdadır. Pansy ise sadık bir arkadaş olarak Anna'nın hayallerini bir bir gerçekleştirmek için elinden geleni yapmaya koyulur. Anna'nın mutluluğu için kendine yeni bir yol çizmiştir.
Sağ tarafta yer alan "İzle" butonuna tıklayarak blogumu takibe alırsanız mutlu olurum :)
Daha fazla kitap paylaşımı için beni Instagram hesabımdan takip etmek için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Liste kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Liste kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Replika kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Düzenbaz kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Küçük Ama Büyük Yalanlar kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Bülbül kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Tut Ki Seni Seviyorum kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Kaplumbağa Kabuğunda Dünya kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Seni Ben Uydurdum kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Bülbül kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Tut Ki Seni Seviyorum kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Kaplumbağa Kabuğunda Dünya kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Seni Ben Uydurdum kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.