DANİMARKALI KIZ KİTAP YORUMU
19 Nisan
Kitap Adı: Danimarkalı Kız
Özgün Adı:The Danish Girl
Yazarı: David Ebershoff
Yayınevi: Pegasus
Gerçek olaylara dayanan kitaplar ve filmler beni olduğundan daha fazla etkiliyor. Danimarkalı Kız da yaşanmış bir olaya dayandığı için okuduğum her satırın gerçeklikle olan bağlantısını kurmaya çalıştım. Birkaç arkadaşım bana kitabın filminden bahsedince konusu ilgimi çekti ve ben de filmini izlemeden önce kitabını okumaya karar verdim.
Kitap, oldukça hızlı başladı. İlk sayfalarında yazar direkt konuya girmeyi tercih etmiş. Ben de haliyle merak ederek okumaya başladım. İlerleyen sayfalarda olaylar geliştikçe şaşırmaya başladım. Kitabı şaşkınlıkla okudum desem yeridir. Ancak kitabın ortalarında bir durağanlık vardı. Yavaş ilerlemeye başladı. Aynı zamanda geçmişi de anlatıyordu. Diyaloglar azaldıkça ve karakterlerin düşünceleri arttıkça bir miktar sıkıldım. Ama gelişmelerin olduğu kısımlar kusursuzdu ve çok heyecanlıydı.
Kitapta dünyada ilk kez cinsiyet değiştiren bir insan anlatılıyor. Onun yaşadıklarına şahit olmak ve okumak çok güzel bir histi. Bir insanın 6 yıl içerisindeki değişimi mükemmel bir şekilde yansıtılmıştı. Bu kitapta verilen mesajlardan bir tanesi de eşcinsel olmanın seçim değil doğuştan gelen bir güdü olmasıydı. Baş karakterimiz zaten bunu çok güzel bir şekilde anlatmıştı. Kendine Lili adını veren karakterimiz gece rüyalarında bile Lili olduğunu, Lili'nin son zamanlarda değil, her zaman içerisinde bir yerde olduğunu ancak son zamanlarda ortaya çıktığından bahsediyordu.
Kitabı bitirdikten sonra hemen filmini de izledim. Kitabı okumadan direkt olarak filmi izleseydim eğer kesinlikle çok beğenirdim. Çünkü filmin bazı eksiklikleri olduğunu fark ettim. Kitaptaki en önemli olayın filmde olmaması zaten başlı başına bir yıkımdı. Bunun yanı sıra filmde karakterimizin cinsiyet değiştirme süreci çok kısa gibi yansıtılmıştı. Ama kitapta bunun 6 yılı kapsadığını görüyoruz.
Yine de dediğim gibi film de çok başarılı idi. İlk çıktığı zaman 2015 ve 2016 yıllarında Oscar da dahil birçok ödüle aday oldu. O yüzden kitabı okumanızı kesinlikle öneriyorum. Kitabı okumasanız bile mutlaka filmi izlemeniz gerektiğini düşünüyorum.
Kitaba puanım 8
Sağ tarafta yer alan "İzle" butonuna tıklayarak blogumu takibe alırsanız mutlu olurum :)
Daha fazla kitap paylaşımı için beni Instagram hesabımdan takip etmek için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Paket kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Kurtulan Kızlar kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Ölene Dek Beraberiz kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Paket kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Kurtulan Kızlar kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Ölene Dek Beraberiz kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Gazap Ve Şafak kitap yorumunu okumak için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Wonder Woman: Savaşgetiren kitap yorumunu okumak için BURAYA tıklayabilirsiniz.
HUSH HUSH SERİSİ YORUM (FISILTI ÇIĞLIK SESSİZLİK FİNAL)
14 Nisan
Kitap Adı: Fısıltı-Çığlık-Sessizlik-Final
Özgün Adı: Hush Hush-Crescendo-Silence-Finale
Yazarı: Becca Fitzpatrick
Yayınevi: Pegasus
FISILTI KİTAP YORUMU
Kitap okuyan insana sorarlar “Hush Hush Serisi’ni okudun mu?”
Kitap okuyan insan da yanıt verir “Hayır okumadım.”
“Yaa nasıl okumazsın? Bir an önce oku!”
Kitap okuyan insan da yanıt verir “Hayır okumadım.”
“Yaa nasıl okumazsın? Bir an önce oku!”
Bir süre öncesine kadar bu diyalogtaki kitap okuyan ve Hush Hush Serisi’ni okumamış olan insan bendim. Ben de 19 yaşına gelmiş ve Hush Hush’ı okumamış olmamak için üstün öneriler üzerine seriyi edindim. Kitaplardan hiçbir beklentim yoktu açıkçası. Kovulmuş Melekler falan bana biraz fazla geliyordu. Kitabı okumaya başladığımda harika bir akıcılığa sahip olduğunu fark ettim. Ancak okudukça bana başka bir seriyi hatırlatıyordu. O seri de Alacakaranlık Serisi. Olaylar aynı şekilde gelişiyor, her şeyden bi haber olan kızımız, karşısında ise tehlikeli bir vampir yerine tehlikeli bir melek var. Hush Hush Serisi’nin daha sonra yazıldığını öğrendim. Ancak her iki seri de başka serilere ilham olan serilerden.
Normalde Fısıltı bu dönemde yazılmış olsaydı beğenmeyebilirdim ancak o döneme göre değerlendirdiğimde insanların neden bu seriyi yücelttiğini anlıyorum. O dönemde çok da fazla örneği olmadığı ve özgün olduğu için kesinlikle mükemmel bir kitap sayılabilir. Olayların içerisine girdikçe giresim geldi. Tüm karakterler çok güzel oturmuştu. Kitap boyunca şaşırdığım çok fazla olay yaşandı. Sonu ise beni benden aldı.
İlk kitap bir gün içerisinde bitti. Aralıksız okudum ve Fısıltı’yı bitirdiğimde Çığlık’a başlamak için sabırsızlanıyordum.
İlk kitap bir gün içerisinde bitti. Aralıksız okudum ve Fısıltı’yı bitirdiğimde Çığlık’a başlamak için sabırsızlanıyordum.
Fazlasıyla severek okuduğum bir giriş kitabı oldu. Unutulmayacak seriler arasında da yerini aldı. Her zaman ben kitap önerecek değilim, bu sefer de bu seriyi bana önerenlere ben teşekkür ediyorum :) Eğer hala okumadıysanız bence bir heves ile seriye başlamalısınız.
ÇIĞLIK KİTAP YORUMU
Hush Hush serisinin ikinci kitabı Çığlık’ı çığlıklar atarak okudum. Çünkü kız karakter beni çileden çıkardı. Bu hayatta en sevmediğim insan tiplerinden birisi iyiyken seninle çok iyi olan ama aranız açılınca senin zayıf noktalarını bilip onlarla seni yaralayan ve diline dur diyemeyen tip. Kız karakterimizin tanımı ancak bu şekilde yapılabilirdi. Patch ile yaşadığı kavgalarda haklı olsa bile bu yaptıkları yüzünden aşırı sinirlendim. Bir de yaptıkları yüzünden pişman oluyor, bu güzel bir şey. Ama daha sonra bu olayı tekrarlıyor ve karşısındakinin kalbini yine kırıyor. Bu gelgitler beni deli ediyordu okurken.
Deli olurken bir yandan okumaya devam ediyordum. Her ne kadar sevmediğim sahneler olsa da bu kitapta yine bir günde bitti. Serinin en kötü kitabı Çığlık’tı diyebilirim. Ancak yine de diğer fantastik serilerle karşılaştırdığımda üst düzeydeydi. Seri ile ilgili bazı yorumları okuduğumda çoğu kişinin ikinci kitabı okuduktan sonra seriye devam etmediğini hatta ikinci kitabı yarım bıraktığını gördüm. Ama siz siz olun yarım bırakmayın. Çünkü üçüncü ve dördüncü kitap serinin zirvesi. Kesinlikle pişman olacağınızı düşünmüyorum.
Yine akıcı bir kitaptı. Her ne kadar kız karakterle çatışmalar yaşamış olsam da seriye devam etmeme engel değildi. Ve ben de üçüncü kitaba başladım. İkinci kitap bana göre ilk kitabın altında kaldı. Ama ilerleyen kitaplarda olayların ne kadar ilerleyeceğini göreceksiniz.
SESSİZLİK KİTAP YORUMU
Hush Hush serisinin üçüncü kitabı Sessizlik de serinin diğer kitapları gibi bir gün içerisinde bitti. Müthiş bir akıcılığa sahipti. Sayfalar gözümün önünden adeta kayıp gitti. 400 küsür sayfa olmasına rağmen beni okurken hiç yormadı. Serinin ilk iki kitabıyla karşılaştırdığımda aralarında kesinlikle en iyisi Sessizlik’ti. Hele ki Çığlık’ı okurken yaşadığım sinir krizlerini düşünürsek Çığlık’tan kat be kat daha iyiydi.
Kız karakterimizin yine başına buyruk hareketleri vardı. Örneğin yeryüzünde kovulmuş meleklerin olduğuna inanıyorsun. Tüm bu olayların içerisindesin ama en küçük bi olayda 911’i arayıp duruyorsun! Polis senin düşmüş melekle arandaki sorunu nasıl çözebilir? Anlatsana bana Nora. Üç kitaptır buna alıştım artık daha fazla laf etmeyeceğim. Kitaba yeni giren karakterler oldu. Bu olay örgüsünün daha da geniş bir çembere yayılmasına sebep oldu. Olaylar git gide büyüdü ve içinden çıkılamaz bir hal aldı. Ben de bunu okurken tabii ki zevkten dört köşe oldum. O kadar güzel ve beklediğim gibi ilerliyordu.
Sonu ise yine beni benden aldı. Yazar her kitabın sonunu çok heyecanlı bırakmayı çok iyi başarıyor. Bu kitabın sonunda da bir sürü olay yaşandı ve ben serinin son kitabına bir an önce başlamak istedim.
İlk kitabın yorumunda da bahsettiğim gibi ben seriyi ilk çıktığı döneme göre değerlendiriyorum. O dönemler bu tarzda çok az seri olduğu için hatrı sayılır bir kitle tarafından okuyup beğenilmişti. Hush Hush serisinin üzerine daha nice seriler yazıldı. Ama onların hiçbiri yokken Hush Hush vardı. O yüzden bazı şeyler bana şu anda klişe gelse de o dönemde bunların klişe olmadığını biliyorum ve ona göre değerlendiriyorum. Serinin Final kitabındaki yorumumla görüşmek üzere.
FİNAL KİTAP YORUMU
Hush Hush serisinin son kitabı Final, gerçekten de finale yaraşır bir biçimdeydi. Tüm olayların önce birbirine girip arap saçına dönmesi, ardından her şeyin bir sonuca varması beni huzura erdirdi.
Seriye veda ettiğim için üzgünüm. Hatta kitabı okurken de bitsin istemiyordum. Seriyi bitirmem toplamda 5 gün sürdü. 5 gün boyunca o dünyaya kendimi öyle bir kaptırdım ki ardından başka bir kitap okuyamayacağım sandım. Tüm karakterlere çok fazla alışmıştım ve bir daha okuyamayacak olmak üzücüydü.
Sessizlik yorumumda Sessizlik’in ilk üç kitap arasında en iyisi olduğundan bahsetmiştim. Final’i okuduktan sonra serinin en iyi kitabının Final olduğuna kanaat getirdim. Serinin en kötü kitabı da herkesin bildiği gibi Çığlık’tı.
Bir kitap içerisinde ne kadar fazla olay yaşanabilirse Final’de de o kadar fazla olay yaşanıyordu. Ama bu olayların hiçbiri kafa karıştırıcı ve anlamayı zorlaştıracak yönde değildi. Aksine her şey açık ve netti.
Kız karakterimiz Nora’ya bakıyorum. Her ne kadar ikinci kitapta beni delirtmiş olsa da Final kitabında ulaştığı güç beni şaşkınlığa uğrattı. İlk önce Fısıltı’yı ele alıyorum. Liseye giden herkes gibi bir kız. Şimdi ise Final’i ele alıyorum. Güç sahibi, belirli bir konuma gelmiş, hayatı sonsuza dek değişmiş birisi. İlk kitaptaki Nora ile son kitaptaki Nora arasında dağlar kadar fark var. Biz de 4 kitap boyunca bu fark nasıl oluştu, Nora neler yaşadı bunları görüyoruz.
Final’i okuduktan sonra bir kez daha “İyi ki bu seriyi okumuşum.” dedim. Gerçekten çok fazla keyif aldım ve bitmesin istedim. Sanki kitap okumuyormuşum da film izliyormuşum gibi hissettim. Asla beni yormadı. Kitabı okurken sanki karakterler sayfalar arasında tüm olayı döndürüyordu ve ben de izliyordum. Hissettiğim tam olarak bu.
Kitabın sonuna da bayıldım. Gerçekten çok güzel ve açık bitti. Bir seriden ne istiyorsam bana verdi. Dediğim gibi klişeleri yine göz ardı ederek yorumumu yapıyorum.
Sonuç olarak okumanızı şiddetle önerdiğim bir seri Hush Hush.
Sağ tarafta yer alan "İzle" butonuna tıklayarak blogumu takibe alırsanız mutlu olurum :)
Daha fazla kitap paylaşımı için beni Instagram hesabımdan takip etmek için BURAYA tıklayabilirsiniz.
KILIÇLAR VE İNCİLER KİTAP YORUMU
11 Nisan
Kitap Adı: Kılıçlar Ve İnciler
Özgün Adı: Rebel Belle
Yazarı: Rachel Hawkins
Yayınevi: Epsilon
Her şeyden önce biraz kitabın kapağından bahsetmek istiyorum. Renkleri ile, tasarımı ile göz kamaştırıyor. Kitabın orijinal kapağına da göz attım ancak Epsilon Yayınevi'nin basmış olduğu kapak çok daha güzel. Bir de iç tasarımı var. O da en az dış kapak kadar dikkat çekici.
Gel gelelim kitabımıza. Konusunu okuduğumda aslında ilgimi çekmeyi başarmıştı. Biraz merak vadediyordu. İçerisini de inceledikten sonra okumaya başladım. Yazarımız hiçbir konuyu ve olayı dolandırmadan kitaba dank diye başladı (En sevdiğim). Birden kendimi kitabın ilk sayfalarında şoklar yaşarken buldum. Çünkü okuduğum hiçbir şey mantıklı gelmiyordu. Baş karakterimizin başına gelenler onu şaşırttığı kadar beni de şaşırtıyordu. İlk sayfalara heyecan dolu başladı. Bu yönünü çok sevdim.
İlerleyen sayfalarda biraz durağanlaşmaya başladı. Karakterimiz, lisenin ponpon kızı iken birden süper güçleri olan birine dönüştü. Ancak bu dönüşüm karakterimizi pek de şaşırtmış gibi görünmüyordu. Tek eğreti duran kısım burasıydı. Hiçbir şekilde şaşırmaması, buna çok kolay adapte olması, sanki 17 yıldır bir özel gücün gelip onu bulmasını bekliyor gibiydi. Kitap biraz daha uzatılarak bu kısımlara yoğunlaşılabilirdi.
Kılıçlar Ve İnciler, yazarın dili itibari ile akıcıydı. Hani elinize aldığınızda hemencecik biten, sizi yormayan çerezlik kitaplar vardır ya, işte bu da onlardan biriydi. Kısa bir süre içerisinde bitirdim kitabı. Okurken de keyif aldım ve merak ederek okudum.
Baş karakterimiz Harper'ın sevdiğim ve sevmediğim özellikleri vardı. Özellikle sevdiğim özelliklerinden birisi de (Kendimle bire bir uyuşan bir özellik) asla küfür etmemesi, edenleri uyarması, bundan rahatsız olması ve kitapta kendince bu küfürleri sansürlemesiydi :) Ben de normal hayatımda asla küfre tahammülü olmayan biriyim. Ne kadar sinirlenirsem sinirleneyim Harper gibi ağzımdan küfür duyamazsınız. O yüzden cansın Harper <3
Kitabın son sayfalarına yaklaşırken sonunun bomba gibi olacağından emindim ve gerçekten de öyle oldu. Beklemediğim bir sürü olay gerçekleşti. Bu kitaba da bu yakışırdı. İkinci kitabı aşırı merak ediyorum. Umarım Epsilon Yayınları yakın zamanda çevirir de biz de okuruz.
Dediğim gibi çerezlik bir kitaptı. Sizin de benim gibi kitabı seveceğinizi düşünüyorum. Umarım seversiniz.
Kitaba puanım 7
KONUSU:
17 yaşındaki Harper Price, okulun en başarılı öğrencisi, ponpon kızların başkanı aynı zamanda birçok kulübün de yöneticisidir. Lise balosunun olduğu gece kraliçe seçileceğinden adı kadar emindir. Gerçekten de düşündüğü gibi olur ve kraliçe Harper seçilir ancak Harper'ın sahneye çıkıp tacı almaktan çok daha önemli bir işi vardır. Kızlar tuvaletinde bir cinayete şahit olup tarih öğretmenini ayakkabısının topuğu ile öldürmek gibi. Balo gecesi yaşananlardan sonra Harper'ın hayatında çok büyük değişiklikler meydana gelir.
Sağ tarafta yer alan "İzle" butonuna tıklayarak blogumu takibe alırsanız mutlu olurum :)
Daha fazla kitap paylaşımı için beni Instagram hesabımdan takip etmek için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Paket kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Kurtulan Kızlar kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Ölene Dek Beraberiz kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Eva'nın Çığlığı kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Paket kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Kurtulan Kızlar kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Ölene Dek Beraberiz kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Eva'nın Çığlığı kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
PAKET KİTAP YORUMU
27 Mart
Kitap Adı: Paket
Özgün Adı: Das Paket
Yazarı: Sebastian Fitzek
Yayınevi: Pegasus
Paket, Alman yazar Fitzek’ten okuduğum ilk kitap oldu. Daha önce yazarı deneyimlemiş olanlar yazarın dilini ve tarzını çok beğendiklerini söylemişlerdi. Ben de Paket kitabıyla Fitzek dünyasına adımımı attım. Ancak bu pek de hoş olmadı. Konu itibari ile çok güzel bir kitaptı. Yaratıcı bir içeriğe sahipti. Hatta çok da güzel bir şekilde başladı ancak ilerleyen sayfalarda kitaba olan hevesimi kaybettim. Duyduğum birkaç yoruma göre de Paket, yazarın diğer kitapları arasında sönük kalmış. Başladığı biçimde devam etseydi benim için çok daha heyecanla okunabilir bir kitap olacaktı. Yazarın dili konusunda bir sıkıntım yoktu. Aksine çok beğendim. Gerilim sahneleri özenle yazılmıştı. Okurken o gerilimi hissettim. Eminim diğer kitaplarında bu daha açık bir şekilde görünüyordur.
Emma karakterinin yaşadığı olaydan sonra paranoyaya kapılmasını çok normal görüyorum. Olmayan şeyleri oluyormuş gibi görmesi, herkese bir katil gözüyle bakması çok normal. Ancak kitabı Emma’nın ağzından değil ilahi bakış açısıyla okuyor olmamıza rağmen anlatılanlara inansam mı inanmasam mı sürekli bir ikilemde kaldım. “Acaba yine kendisi mi uyduruyor?” soruları çok kez yaşanan olaylara olan inancımı kaybetmeme neden oldu. Yazarın okuyucunun düşünceleri ile de oyun oynamasını sevdim.
Kitap aslında çok akıcıydı. Okurken sayfalar gözlerimin önünden kayıp gitti. Ancak kitabın ortalarına geldiğim kısımda biraz beni cezbetmemeye başladı. Son kısımlara doğru ise heyecan yine arttı.
Ben genelde bu tarz kitaplarda katili tahmin edemeyen kişi olurum. Her kitabın sonunda “Aa katil nasıl bu olur?” diye şaşırırım. Her kitapta olduğu gibi Paket'te de katili tahmin edemedim. Hatta öğrendiğimde şok oldum. Kitapta şöyle bir şey var. Ana karakterimiz paranoyak olduğu için herkesi katil olarak düşünüyor ve kendince fikirler öne sürerek katili bulmaya çalışıyor. Düşündüğü şeyler mantıklı gelince ben de katilin o kişi olduğuna inanıyorum. Sonra başka bir kişi hakkında başka çıkarımlarda bulunuyor. Ben yine "Aa katil nasıl bu olu?" diye şaşırıyorum. Ama katil zaten o kişi çıkmıyor. Kitabın sonuna kadar katil en az 5-6 kez değişti ve hepsinde çok şaşırdım :D Ama vurucu darbe tabii ki gerçek katili öğrendiğimiz kısımda geldi. Bu sefer katilin o olacağını hiçbir şekilde tahmin etmemiştim. Sonundaki olaylar çok zekice kurgulanmıştı. 40 yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Kitabın ortalarında kitaba olan sempatimi tam kaybediyordum ki yazar son sayfalarda toparladı ve kitaba olan sempatimin artmasına sebep oldu.
Fitzek'le tanışmak için güzel bir kitap olduğuna inanıyorum. Yazarın diğer kitaplarını da mutlaka okumayı düşünüyorum.
Kitaba puanım 8
KONUSU:
Emma, yapmış olduğu sunumdan sonra otel odasında uyumaya çalışmaktadır. Vücuduna batan iğne ile uyuşmaya başlayan Emma başında birinin olduğunu fark eder. O kişi her kimse Emma'ya tecavüz ederek saçlarını kazır ve Emma'yı baygın bir halde dışarı bırakır. Emma uyanıp olanları anlattığında kocası da dahil kimse ona inanmaz. Ama o, evine gelen yabancı bir paketle işlerin yolunda olmadığından emin olmuştur.
Sağ tarafta yer alan "İzle" butonuna tıklayarak blogumu takibe alırsanız mutlu olurum :)
LEYLA KİTAP YORUMU
22 Mart
Kitap Adı: Leyla
Özgün Adı: Leila
Yazarı: Alexandra Cavelius
Yayınevi: Pegasus
Son zamanlarda okuyup en çok etkilendiğim kitap Leyla oldu. Leyla'nın kurgu değil, gerçek bir karakter oluşu, kitabın içerisindeki her olayın bire bir yıllar önce yaşanmış oluşu beni kitaba bağlayan en büyük özellikti. Bu tarz olayların gerçekten bu dünyada var olması beni derinden yaraladı.
Savaş temalı kitapların üzerimde bırakmış olduğu etkiyi hepiniz biliyorsunuz. Okuduktan sonra bir süre kendime gelemiyorum. Sanırım Leyla'yı okuduktan sonra da bir süre kendime gelemeyeceğim. Daha öncesinde Bronz Atlı'yı okurken tüm karakterlerle birlikte o açlığı ve soğuğu hissetmiştim, yazarın dili çok inandırıcıydı. Ama Leyla'nın yaşanmış bir olay oluşu ve kitaplaştırılması beni daha fazla etkiledi.
Kitabın içerisindeki karakterler ve mekanların isimleri güvenlik nedeni ile değiştirilmiş. Leyla'nın da kimliği gizli diye biliyorum. Leyla'nın yaşadıklarını okurken adeta kanım dondu. Bir insanın bu tarz şeylere maruz kalabileceğini düşünmek bile çok acı vericiyken tüm bu olayların içerisinde bulunmak ne hissettirirdi tahmin dahi edemiyorum.
İnsanlar boşuna "Barış!" diye bas bas bağırmıyor. Savaş bu yeryüzündeki en alçakça eylemlerden biri. Katliamlar, soykırımlar, toplu tecavüzler bunların hepsi savaşla birlikte gelen pislikler. Bunlara maruz kalan insanların hesabını kim verecek peki? Yeryüzündeki hiçbir adalet sistemi bu yaşananlarla bir kılınamaz. Ancak ilahi adalet bu konuda gerekeni yapacaktır.
Kitap 270 sayfadan oluşuyor. Bir gün içerisinde elime aldım ve bitirdim. Bir günde bunların hepsini okumak bana fazla geldi. Sürekli olarak duygu değişimleri yaşadım. Her sayfada, her satırda duygu yüklüydü. Ben de okurken yer yer göz yaşlarımı tutamadım.
Kitap aslında 7-8 yıllık bir süreyi barındırıyor. Yazarın bu hikayeyi cilt cilt yazmasını isterdim ancak yürek dayanır mıydı bilmiyorum. Uzadıkça gerçekliğini de kaybederdi sanırım. Ancak yine de biraz daha uzun olmasını yeğlerdim. Duyguları daha fazla hissettirmesini ve biraz daha detaya girmesini isterdim.
Bu kitap hakkında aslında anlatacağım çok şey var ama yazamıyorum. O yüzden siz alın ve okuyun. Okuyun ve birlikte tartışalım. Beğenmeme gibi bir şansınız yok. Eminim hepiniz beğenirsiniz.
Kitaba puanım 10
KONUSU:
Genç yaştaki Leyla B.'deki yaşamından daha farklı bir gelecek hayal etmektedir. Ortaokulu okumak için dayısının yanına başka bir şehre taşınır. Bu onun ailesini son kez görüşü olur. Saraybosna'da patlak veren savaş insanlığın bittiği noktadır. Bu savaş sırasında Leyla'nın yaşadıkları ise yürek dağlayacak kadar acı vericidir.
Dizinin fragmanını izlemek için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Dizinin fragmanını izlemek için BURAYA tıklayabilirsiniz.