TEK KİŞİLİK PARİS SEYAHATİ KİTAP YORUMU
24 Mayıs
Kitap Adı: Tek Kişilik Paris Seyahati
Özgün Adı: Paris For One And Other Stories
Yazarı: Jojo Moyes
Yayınevi: Pegasus
Moyes'in kalemine her zaman güvenmişimdir. Bu kitabında da beni yanıltmadı ve bize güzel bir öykü sundu. Bu öykü, kısa olmasına rağmen içerisinde çeşitli olaylar barındırıyordu. Kısa olmasının nedeni de sadece bir hafta sonunu anlatıyor olmasıydı. Jojo Moyes, bu kitabında gereksiz paragraflardan kaçınmış ve sade bir roman yazmış.
Hani "Bu sıralar kitap okuyasım yok. Belki kısa ve akıcı bir şeyler okuyabilirim." veya "Reading slumpa girdim. Beni bu durumdan çıkaracak bir kitap arıyorum." diye düşünürüz ya, işte bu kitap o kitap. Sizi reading slumptan çıkaracak, bunaldığınız zamanlarda keyifli birkaç saat geçirmenizi sağlayacak kısa bir roman. Elinize aldığınızda bir de bakmışsınız ki çoktan bitmiş bile.
Akıcılığı mükemmeldi. 1 saat civarında bitirdim. Üzerine çok fazla durulabilecek bir kitap olduğunu sanmıyorum. O yüzden okuyup direkt geçebilirsiniz. 'Çerezlik' diye hitap ettiğimiz kitaplardan bir tanesiydi.
Bunların dışında başkarakterimizi sevdim. Kendine çok fazla özgüveni olmasa da son sayfalarda yaşadığı patlamalar tam yerindeydi. Yan karakterimiz de gayet sempatikti.
Kitap hakkında bahsedebileceğim daha fazla bir şey yok sanırım. Söyleyeceğim son şey, kitaba bir şans tanıyabilirsiniz. Kitap okuyamadığınız zamanlarda sizin kurtarıcınız olacaktır.
Kitaba puanım 7
KONUSU:
20'li yaşlarının ortalarında olan Nell, erkek arkadaşına daha önce hiç Paris'i ziyaret etmediğinden bahsetmiştir. Bunun üzerine Nell'in erkek arkadaşı Nell'e sürpriz yaparak Paris'e 2 kişilik hafta sonu seyahat ve otel bileti ayarlamıştır. Paris'e gitme günü gelip çattığında Nell'in telefonuna erkek arkadaşından Paris'e gelemeyeceğine dair mesaj gelir. Paris'e tek başına seyahat etmek zorunda kalan Nell hiç beklemediği bir hafta sonu yaşayacaktır.
Sağ tarafta yer alan "İzle" butonuna tıklayarak blogumu takibe alırsanız mutlu olurum :)
Daha fazla kitap paylaşımı için beni Instagram hesabımdan takip etmek için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Eğer İnanırsan kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Bülbül kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Tut Ki Seni Seviyorum kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Kaplumbağa Kabuğunda Dünya kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Seni Ben Uydurdum kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Daha fazla kitap paylaşımı için beni Instagram hesabımdan takip etmek için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Eğer İnanırsan kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Bülbül kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Tut Ki Seni Seviyorum kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Kaplumbağa Kabuğunda Dünya kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Seni Ben Uydurdum kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
KANUNSUZLAR MECLİSİ KİTAP YORUMU
21 Mayıs
Kitap Adı: Kanunsuzlar Meclisi
Yazarı: Gerçek Ağyel
Yayınevi: Puslu
Kanunsuzlar Meclisi'ne sıfır beklenti ile başladım. Sayfaları çevirdikçe kitabın beni içine çektiğini hissettim. Bir zaman sonra artık iyice merak etmeye başladım. Son sayfaya gelene kadar elimden bırakamadım.
İnce bir kitap olduğundan ve yazarın dili de fazlasıyla akıcı olduğundan birkaç saat içerisinde bitirdim. Eğer kitabı okumaya niyetiniz varsa elinize alın ve bitirene kadar bırakmayın. Bu sayede kitabın daha fazla içine girecek ve daha çok seveceksiniz.
Olay örgüsü mükemmeldi. Kitap bir aksiyon ile başladı. Bense neye uğradığımı şaşırdım. İlerleyen sayfalarda tam olaylar duruldu derken yine bambaşka bir olay oldu. Bu yönden kesinlikle kusursuzdu. Bir an olsun aksiyon dinmemişti.
Kitapta birçok karakter vardı. Her birin kendine göre yetenekleri vardı. Çok karakter olması sizi korkutmasın çünkü her biri anımsanacak düzeydeydi. Başkaraketimiz Gökhan ise tam bir lider ruhluydu. Kitaplarda aradığımız güçlü nadir karakterlerden bir tanesiydi. Olaylarla baş ediş biçimi ve her şeyin üstesinden gelmesi onu lider yapan özelliklerdendi.
Bir macera-aksiyon kitabı olmasına rağmen yazarımız olayların içine aşkı da serpiştirmiş. Kitabın en sevdiğim yönlerinden bir tanesi de buydu. Bir aksiyon kitabının içine aşk ancak bu kadar yakışırdı. Ne çok fazla göze batar biçimde fazlaydı, ne de yok denecek kadar azdı. Tam kararındaydı. Kitapta yaşanan tüm o olayları takip etmeye çalışırken bir yandan da bu aşk hikayesinin nasıl sonuçlanacağını merak etmek güzeldi.
"Kanunsuzlar Meclisi'yle alt tabakalardan gelip Elitlere kadar tırmanan hayatlara tanıklık ederken heyecanın her satırını sarıp sarmaladığı aşkın en saf halini ve insanın değişken doğasını soluksuz okuyacaksınız."
Kitabın sonu ise kesinlikle kendine yakışır biçimde bitti. Mükemmeldi! Tam her şey bitti ve çözüldü derken sona saklanan bir bomba daha vardı. Bayıldım! Sonu beni fazlasıyla tatmin etti. Yazarımız bu son üzerinden aslında bir devam kitabı daha yazabilir. Kesinlikle malzeme var. Hatta bir seri bile oluşturabilir.
Kısacası kitabı severek okudum ve okuduğum süre zarfınca fazlasıyla keyif aldım. Eğer macera-aksiyon-aşk bir arada olsun diyorsanız kesinlikle tavsiyemdir.
Kitaba puanım 9
TANITIM BÜLTENİ
İnsanların ve hayatın onlardan çaldığı her duygu için bir şey çalmak mücadelelerinin adıydı…
Aslında sıradan birer hırsızlardı. Hepsi de yakalanmaya karşı şerbetliydi, ama biri hariç! Gökhan o güne kadar hiç yakalanmamıştı, yakalanmanın ne demek olduğunu bile bilmiyordu, ta ki grubunun liderliğini aldıktan sonra girdikleri o evde, avukatla karşılaşana kadar. Gökhan, insanın en iyi zor zamanlarda düşünebildiğini ve farkına varma olasılığının daha da yükselebileceğini biliyordu, ama bu karşılaşmada aklına gelen ilk şey; eve girdiklerinden kimin, nasıl haberinin olduğuydu?
Bu karşılaşmanın ardından Gökhan, hayatının farklı bir yöne akmaya başlayacağı o akşam; yaşadığı mahallenin, arkadaşlarının en önemlisi de aşkın ve aşık olmanın bildiklerinden çok daha farklı olduğunu öğrenecekti.
Kanunsuzlar Meclisi'yle alt tabakalardan gelip Elitlere kadar tırmanan hayatlara tanıklık ederken heyecanın her satırını sarıp sarmaladığı aşkın en saf halini ve insanın değişken doğasını soluksuz okuyacaksınız.
Sağ tarafta yer alan "İzle" butonuna tıklayarak blogumu takibe alırsanız mutlu olurum :)
Daha fazla kitap paylaşımı için beni Instagram hesabımdan takip etmek için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Bülbül kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
BÜLBÜL KİTAP YORUMU
18 Mayıs
Kitap Adı: Bülbül
Özgün Adı: The Nightingale
Yazarı: Kristin Hannah
Yayınevi: Pegasus
Savaş, yüzyıllardır güçlü olanın güçsüz olana daha fazla mala, toprağa, sömürgeye ve itibara kısacası çıkarlara sahip olabilmesi için başlatılan ve yüz binlerce hatta milyonlarca masum insanın ölümüne neden olan alçakça bir eylemdir. Bu eylemde insanlar zulümlerin en kötüsüne maruz kalır. Açlığa, susuzluğa, soğuğa, bombalara, silahlara ve psikolojik savaşa. Savaşın en kötü yanlarından biri de masum çocukların ve bebeklerin yıkıntılar içinde yatan cansız bedenleridir.
Bu kitapta bundan daha fazlası ile karşılaşacaksınız. Savaş sırasında hayatta kalmanın ve zorluklara göğüs germenin ne demek olduğunu anlayacaksınız. Bir yandan da içiniz burkulacak.
Son zamanlarda okuduğum fantastik kitaplardan bıkıp elime Bülbül'ü aldığımda aradığım şeyin bu kitapta saklı olduğunu biliyordum. En doğru zamanda okumaya başladım. İlaç gibi geldi. İçerisindeki tüm olaylar tamamen gerçekti. Belki de bir yerlerde yaşanmıştı. İşte bunu bilmek beni üzdü. Bu tarz olaylar günümüzde bile halen yaşanıyor. Tüm dünya buna sessiz kalıyor.
500 küsur sayfa olmasına rağmen yazarın dili sayesinde kitap fazlasıyla akıcıydı. Nasıl bittiğini anlamadım bile. Bazen elimden bırakamadım. Tüm karakterler fazlasıyla gerçekçiydi. Bu yönünü çok sevdim.
Kitapta yer alan 2 ana karakterden biri fazlasıyla güçlü bir kız karakterdi. Hürriyeti için savaşan, birçok şeyin üstesinden gelip başaran biriydi. Biraz başına buyuk olması da ona sempati kazandırıyordu. Diğer karakterimiz ise biraz daha ezik görünse de kitabın ilerleyen sayfalarında içinden çıkardığı cesur kişilik ile ön plana çıkmayı başardı. Her biri mükemmel karakterlerdi.
Kristin Hannah'nın tüm kitaplarını okumamış olsam da fanatik okuyucularından hep şu sözü duyarım "Yine ağlattı." Bülbül kitabında da Hannah'nın okuyucuyu biraz daha duyguya boğmasını isterdim. Bunun için güzel sahneler vardı. Anlatımı duygusallaştırarak bunu yapabilirdi. Ağlattı mı? Ağlattı. Ama çok daha iyisini yapabileceğini biliyordum. Kitabın eksik gördüğüm tek yönü burasıydı. Bunun dışında aşk kısmı da biraz daha ağır basabilirdi. Çünkü bu kitapta yok denecek kadar azdı.
Bülbül'ü okuduktan sonra savaş dönemi kitaplarını ne kadar sevdiğimi fark ettim. O dönemde yaşanan acılar ve yarım kalmış hikayeler üzerimde büyük bir etki bırakıyor.
Kitaba kesinlikle bayıldım. Listenize eklemeniz gereken türde bir kitap.
Kitaba puanım 9
KONUSU
1940'lı yılların Fransa'sında savaş kapıyı çalmıştır. Kocasını cepheye gönderen Viann, küçük yaştaki kızı Sophie ile bir başına kalmıştır. Savaşın getirdiği tüm zorluklarla yalnız başına kalan Viann'ın evine Alman askerinden biri gönderilir ve orada yaşaması söylenir. Evde bir yabancı ile yaşamak zorunda kalan Viann'ın o zaman yaşadıkları ileride yaşayacaklarının yanında aslında hiçbir şeydir.
Isabelle ise gittiği tüm okullardan ya atılmış ya da kaçmıştır. Son okulundan da atıldıktan sonra gidecek bir yeri kalmamıştır. Bir süre ablasının yanında yaşadıktan sonra ülkesi için savaşmanın daha doğru olduğunu düşünür ve yüzlerce insanın yaşamını kurtarmaya karar verir.
Sağ tarafta yer alan "İzle" butonuna tıklayarak blogumu takibe alırsanız mutlu olurum :)
Daha fazla kitap paylaşımı için beni Instagram hesabımdan takip etmek için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Eğer İnanırsan kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Tut Ki Seni Seviyorum kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Son zamanlarda okuduğum fantastik kitaplardan bıkıp elime Bülbül'ü aldığımda aradığım şeyin bu kitapta saklı olduğunu biliyordum. En doğru zamanda okumaya başladım. İlaç gibi geldi. İçerisindeki tüm olaylar tamamen gerçekti. Belki de bir yerlerde yaşanmıştı. İşte bunu bilmek beni üzdü. Bu tarz olaylar günümüzde bile halen yaşanıyor. Tüm dünya buna sessiz kalıyor.
500 küsur sayfa olmasına rağmen yazarın dili sayesinde kitap fazlasıyla akıcıydı. Nasıl bittiğini anlamadım bile. Bazen elimden bırakamadım. Tüm karakterler fazlasıyla gerçekçiydi. Bu yönünü çok sevdim.
Kitapta yer alan 2 ana karakterden biri fazlasıyla güçlü bir kız karakterdi. Hürriyeti için savaşan, birçok şeyin üstesinden gelip başaran biriydi. Biraz başına buyuk olması da ona sempati kazandırıyordu. Diğer karakterimiz ise biraz daha ezik görünse de kitabın ilerleyen sayfalarında içinden çıkardığı cesur kişilik ile ön plana çıkmayı başardı. Her biri mükemmel karakterlerdi.
Kristin Hannah'nın tüm kitaplarını okumamış olsam da fanatik okuyucularından hep şu sözü duyarım "Yine ağlattı." Bülbül kitabında da Hannah'nın okuyucuyu biraz daha duyguya boğmasını isterdim. Bunun için güzel sahneler vardı. Anlatımı duygusallaştırarak bunu yapabilirdi. Ağlattı mı? Ağlattı. Ama çok daha iyisini yapabileceğini biliyordum. Kitabın eksik gördüğüm tek yönü burasıydı. Bunun dışında aşk kısmı da biraz daha ağır basabilirdi. Çünkü bu kitapta yok denecek kadar azdı.
Bülbül'ü okuduktan sonra savaş dönemi kitaplarını ne kadar sevdiğimi fark ettim. O dönemde yaşanan acılar ve yarım kalmış hikayeler üzerimde büyük bir etki bırakıyor.
Kitaba kesinlikle bayıldım. Listenize eklemeniz gereken türde bir kitap.
Kitaba puanım 9
KONUSU
1940'lı yılların Fransa'sında savaş kapıyı çalmıştır. Kocasını cepheye gönderen Viann, küçük yaştaki kızı Sophie ile bir başına kalmıştır. Savaşın getirdiği tüm zorluklarla yalnız başına kalan Viann'ın evine Alman askerinden biri gönderilir ve orada yaşaması söylenir. Evde bir yabancı ile yaşamak zorunda kalan Viann'ın o zaman yaşadıkları ileride yaşayacaklarının yanında aslında hiçbir şeydir.
Isabelle ise gittiği tüm okullardan ya atılmış ya da kaçmıştır. Son okulundan da atıldıktan sonra gidecek bir yeri kalmamıştır. Bir süre ablasının yanında yaşadıktan sonra ülkesi için savaşmanın daha doğru olduğunu düşünür ve yüzlerce insanın yaşamını kurtarmaya karar verir.
Sağ tarafta yer alan "İzle" butonuna tıklayarak blogumu takibe alırsanız mutlu olurum :)
Daha fazla kitap paylaşımı için beni Instagram hesabımdan takip etmek için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Eğer İnanırsan kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Tut Ki Seni Seviyorum kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Kaplumbağa Kabuğunda Dünya kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
REPLİKA KİTAP YORUMU
11 Mayıs
Kitap Adı: Replika
Özgün Adı: Replica
Yazarı: Lauren Oliver
Yayınevi: Pegasus
Replika, hem konu itibarıyla hem de tasarımıyla dikkat çeken bir kitap. Açıkçası kitaba başladığım sırada pek bir beklentim yoktu. Bu yüzden çok abartılacak kadar iyi bulmasam da beğendim. Eğer okuduğum övgüler üzerine alıp büyük bir beklenti ile başlasaydım beğenmezdim.
Kitap bildiğiniz üzere 2 taraftan oluşuyor. Birinci kısımda Lyra'nın hikayesini okuyoruz. Bu kısımda hiçbir sorun yok. Ancak Gemma'nın kısmını okumaya başladığımda hafiften bir sıkıcılık hissettim. Çünkü bu iki karakterin yollarının kesiştiği yerleri her ikisinin gözünden de okumuş oluyoruz. Kitabın 2 taraflı olmasının en kötü yönü bu. Aynı sahneleri tekrardan okumamış olsam bile kesinlikle Lyra'nın kısmı daha iyiydi. Siz istediğiniz taraftan okumaya başlayabilirsiniz. Ne taraftan başlarsanız bir sorun olacağını düşünmüyorum. Her ikisi de birbirine bağlı hikayeler ancak belirli bir okuma sırası yok.
Hem Lyra hem de Gemma'nın kısmı 200 küsür sayfadan oluşuyordu. Daha fazla uzatılmamasına sevindim. Aksi takdirde boğucu bir kitap olurdu. Olay örgüsünde de bir sıkıntı yoktu.
Yazarın oluşturmaya çalıştığı gizem hoşuma gitti. İlk sayfalarda neler olup bittiğini merak etsem de yazarımız küçük küçük ip uçlarıyla olayları açıklamaya koyuldu. Son sayfalarda ise her şey sonuca bağlandı. Ama 2. kitap olacağından her şey sonuca bağlandı diyemem. Yazar bazı açık kapılar bıraktı ki insanlar 2. kitabı merak etsin ve okusun diye. Sonu güzeldi, ikinici kitabı da merak ediyorum.
Bunların dışında kitapta küçük küçük aşk kırıntıları da yer alıyordu. Bu kırıntıların serinin devam kitaplarında büyüyeceğini düşünüyorum.
KONUSU:
Haven isimli bölgede doktorlar eşliğinde insan klonları yetiştirilmektedir. Ancak bu, yasal bir durum olmadığından tüm süreç gizli tutulur ve insanların öğrenmesi engellenir. Bir replika olarak üretilen Lyra ise tüm dünyada olan bitenlerden bi haber Haven'da yaşamaktadır. Ta ki o büyük patlamaya kadar. Büyük patlama gerçekleştiğinde Lyra ve 72 numaralı replika Haven'nden kaçmayı başarır. Onları dışarıda daha zorlu bir dünya beklemektedir.
Kitaba puanım 7
Daha fazla kitap paylaşımı için beni Instagram hesabımdan takip etmek için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Tut Ki Seni Seviyorum kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Kaplumbağa Kabuğunda Dünya kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Düzenbaz kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Genç Elitler kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Illuminae kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Magonya kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Düzenbaz kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Genç Elitler kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Illuminae kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Magonya kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
DÜZENBAZ KİTAP YORUMU
19 Nisan
Kitap Adı: Düzenbaz
Özgün Adı: Genuine Fraud
Yazarı: E. Lockhart
Yayınevi: Pegasus
Anladığım kadarıyla yazarımızın okuyucuyu kitabın sonunda şaşkına uğratma gibi bir tarzı var. Okuduğum her iki kitabında da bu tarzla karşılaştım. Bana sorarsanız bu konuda gayet başarılı. Özellikle Yalancılar'ın sonunu okuduğumda neye uğradığımı şaşırmıştım. Düzenbaz'ın sonunda da Yalancılar kitabındaki kadar olmasa da bir hayli şaşırdım.
Düzenbaz, diğer romanlardan farklı olarak tersten anlatılıyor. Yani bir olay oluyor, bir sonraki bölümde o olaydan öncesini, bir sonraki bölümde de bir önceki bölümden önceki zamanda yaşananları anlatıyor. Örneğin ilk bölümde haziranın üçüncü haftası 2017'de olan bir olayı anlatırken, ikinci bölümde nisanın son haftası 2017 anlatılıyor. Bu bu şekilde devam ediyor. Ta ki asıl olayı öğrenene kadar.
Bu tersten anlatma olayı güzel düşünülmüş bir fikir olsa da okuyucuyu yoruyor. Okurken zamanları ve olayları takip etmekten bitap düştüm. Bir zaman sonra alıştım ama alışana kadar neler çektim bilemezsiniz :D Yazara da bu konuda hak veriyorum. Çünkü bu kitap başka bir şekilde anlatılamazdı sanırım.
Kitapta 2 tane anakarakterimiz vardı. Her ikisine de ısınamadım. Birbirlerine takındıkları tavırlar ve olaylara bakış açısı benim yapacağım türden değildi. O yüzden kendime yakın bulduğum bir karakter yoktu. Belki yazarımız olayı kahraman bakış açısı ile bize aktarsaydı bu durum daha farklı olabilirdi.
Kitap 260 küsur sayfa olduğu için akıcı değildi diyemeyeceğim. Bir günde bitirdim. Elinizden bırakmadan okursanız sevebileceğinizi düşünüyorum. Ama parça parça okursanız kitabı takip etmekte güçlük çekersiniz.
Kitap hakkında söyleyeceklerim bu kadar. Sevdiğim yönleri dışında sevmediğim yönleri de vardı. Bunlardan da bahsettim. Yazarın bir önceki kitabı Yalancılar'ı okumadıysanız mutlaka okumanızı öneririm. Kitabın konusundan bahsetmeyeceğim. Söylediğim her şey spoiler olabilir. O yüzden tanıtım bültenini aşağıya bırakıyorum.
TANITIM BÜLTENİ
Hikâyenin merkezi sizsiniz. Başka kimse değil, sadece siz. Nereden geldiğinize dair ilginç bir hikâyeniz ve alışılmışın dışında bir eğitiminiz var. Gaddarsınız, zekisiniz, neredeyse korkusuzsunuz. Ardınızda ölüler var çünkü hayatta kalmak için ne gerekiyorsa onu yapıyorsunuz.
Genç kız yüzlerce film izlemişti. Kadınların, bu tarz hikâyelerin merkezinde olması nadir bir durumdu. Onun yerine çekici bir görüntü, kurban veya duygusal ilgi odağı olarak gösterilirlerdi. Çoğunlukla beyaz heteroseksüel kahramana destansı yolculuğunda yardımcı olmak için varlardı. Ortada kadın bir kahraman varsa da fazla zayıf, fazla mini elbiseli ve dişleri kusursuz biri olurdu.
Genç kız o kadınlar gibi görünmediğini biliyordu. Asla o kadınlar gibi görünmeyecekti. Ancak o kahramanların sahip oldukları her şeye sahipti ve bir bakıma onlardan çok daha fazlasıydı.
Bunun da farkındaydı.
Genç kız yüzlerce film izlemişti. Kadınların, bu tarz hikâyelerin merkezinde olması nadir bir durumdu. Onun yerine çekici bir görüntü, kurban veya duygusal ilgi odağı olarak gösterilirlerdi. Çoğunlukla beyaz heteroseksüel kahramana destansı yolculuğunda yardımcı olmak için varlardı. Ortada kadın bir kahraman varsa da fazla zayıf, fazla mini elbiseli ve dişleri kusursuz biri olurdu.
Genç kız o kadınlar gibi görünmediğini biliyordu. Asla o kadınlar gibi görünmeyecekti. Ancak o kahramanların sahip oldukları her şeye sahipti ve bir bakıma onlardan çok daha fazlasıydı.
Bunun da farkındaydı.
Kitaba puanım 6.5
Sağ tarafta yer alan "İzle" butonuna tıklayarak blogumu takibe alırsanız mutlu olurum :)
Daha fazla kitap paylaşımı için beni Instagram hesabımdan takip etmek için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Replika kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Tut Ki Seni Seviyorum kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Daha fazla kitap paylaşımı için beni Instagram hesabımdan takip etmek için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Replika kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Tut Ki Seni Seviyorum kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Kaplumbağa Kabuğunda Dünya kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Magonya kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Seni Ben Uydurdum kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Illuminae kitap yorumu için BURAYA tıklayabilirsiniz.